Kardeşimle yapardık. Sonra kavga çıkardı ben onun evini o da benim evimi yıkardı.
Of o soğuk yorganlara atlamak da ayrı bir zevkti. Annem hep kızardı ama yatıp tavana bakıp düşüncelere dalar triplerindeydim ne varsa sanki orda. *
Gülümseten, jet hızıyla çocukluğunuza gittiğiniz başlıktır.
Entry giren her yazarı artıladığım tek başlık oldu sanırım...
O loş, duvarları yumuşak ve eğri büğrü minder evlerimizde ne mutluyduk halbuki..
Biz büyüdük ve kirlendi dünya!!!
babaannemde kocaman kırlentler olurdu. zar zor birbirine dayardık onları benden iki yaş küçük ve üç yaş büyük amca çocuklarım ile. üstüne de pike- çarşaf tarzı bir şey atardık, tam çadır olurdu. zar zor girerdik içine oynardık. bir de evde yapardım annemin yardımı ile. hey gidi. çabuk büyüyoruz.
O zamanlar çok güzeldi. Şimdi her şey boka sardı. Şimdi ki çocuklarda bunları yapmıyor. Telefon, bilgisayar derken bu nesil unutuldu. Sokakta reçelli ekmeğimi yedikten sonra burnumu koluma silip mahalle maçına gittiğim günleri özlememek elde değil. Daha fazla konuşamayacağım duygulandım...
Evet ikisini de hatta daha da fazlasını yapmışımdır. Hatta televizyonun altındaki çekmeceye sığabildiğim için orayı boşaltıp kendime bir yaşam alanı ilan etmiştim. Artık evin içerisinde yerleşik hayata geçmiş ve tarım ile uğraşmaya başlamıştım tv nin altındaki çekmecede. Sadece çizgifilm vakitleri çıkıyor, gerekli besin ihtiyacımı mutfaktan avlanarak karşılıyor ve gece hava kararmadan sinsice geri dönüyordum.
kardeşlerimle çok yaptığımız bir şeydi. bir keresinde minderlerle, kale yapmıştık kendimizce herhalde, "çanakkale geçilmez" çığlıklarıyla birbirimize girmiştik. annem de "çanakkale öyle geçilmez, böyle geçilir" şeklinde terlikli bir karşı atakla dalmıştı bize.
halbuki işte, vatan topraklarını savunuyoruz şurada, ne şey yapıyorsun, de mi?