formasıda vardır böyle çocukların. o tam takım maç oynamak için aşağı iner. kadroyu kurar. top onun olduğu için birde kaptan olur. elinde nike veya adidas topu, üzerinde formasıyla kendisine özendirir adeta. oradan sonra eve gidip annenize ''annem benim niye formam yok, niye topum yok'' diye haykırırsınız.
mikasa topun hayaliyle büyüyen biz köy çocuklarının, şehre gittiklerinde tesadüfen oynama şansı yakaladıkları ender anlada "tanrı" gözüyle baktıkları çocuktur kendisi. çünkü koca köyde henüz o topu görebilen bile sekiz on kişidir. bunlardan bir kaçının oynama şansı yakaladığı düşünülürse o "yapıştırmalı top"'un sahibinin kıymeti daha bir anlaşılabilir.
bendim o... Total benzin istasyonu yakit kuponlarıyla fifa 98 dünya kupası topu vermişti. Çim saha olmadığı için topun ebesi sikilmişti tabi beton sahalarda. Hey gidi günler. Zidane ve ronaldo'yu izlerdik o zamanlar...
doğru düzgün top oynamayı bilmiyorsa bir 5 dakika gönlü olsun diye bilerek çalım yenilen, biraz götü kaldırılan, daha sonra da kuru fasulye muamelesine maruz kalan çocuktur.