cocukken legende yikanan ama bugun jakuzi' de (bkz: hankey bannister) yudumlayan eziklerdir. Sarisini sagda, esmeri solda, kizil sacli, cilli ve gozluklu kizi da karsilarinda severler.
çocukken annesinin leğende yıkayıp, yıkarken annesinin ona türlü türlü ayetler, dualar okuduğu, daha sonra annesi tarafından sarılıp sarmalanıp sobanın yanına taşınan eziktir. böyle ezikliğe can kurbandır.
mutlu eziklerdir. tabi bu eziklik sayılıyorsa. kafama sürtülen sabun beni yerimden sarsmış olabilir, üzerimden kaynar su boşaltılmıştır belki, hatta vücudumda tek bir mikrop kalmayana kadar çitilenmiş olabilirim ama bütün bunlar o leğenden alelacele çıkartılıp üşümeyeyim diye sobalı odaya koşturulduğum zamanları hatırlarken gülümsememe engel olamıyor. bütün giysilerimi sobanın önüne dizerdi annem. gidip ona sarılmak geldi içimden, böyle mutlu bir eziktim ben.
ne mutlu biz eziklere dediğimdir.
Kırmızı leğene annem sıcak suyu doldururdu. Çok sıcak olurdu, Yanardım amk. Giremezdim suya. Birden ''Tak!'' diye bir ses. Bir sabun kafaya... ağlaya ağlaya çimdirirdi annem beni. Kendi tabiriyle yurdu
Birde taburede yıkanırdım büyüdükçe biraz. O taburenin delikleri kıçımda iz bırakırdı. Bildiğin uyuşurdu ulan.
şimdi, bağışıklık sistemi çelik gibi olan çocuklardır. Biz sizin gibi odanın sıcaklığını derecesine kadar ayarladığınız evlerde büyümedik. Bizim zamanımızda yoktu bunlar, sobayla ısınır, leğende yıkanır, ısınmak için o sobaya yapışacak gibi olurduk kimi zaman. Yine de anacığımız bize sarıldığı anda ısınırdı içimiz. Sizin tadamadığınız aile ilişkilerini, sevgiyi, şefkati tattık biz. anamız babamız gecede belki 10 kere kalkar gelirdi üstümüzü açtık mı diye kontrol etmek için. Bizim odalarımız istediğimiz sıcaklıkta değildi çünkü her zaman, sobadan uzak olduğu için. Biz anne babalarımız her yanımıza geldiğinde uyur gibi yapar, üstümüzü örtmelerine izin verir, bizi öpmeleriyle mest olup uykumuza devam ederdik. ve bu şartlar bizi hem ailelerimize daha bağlı insanlar, hem değer, kıymet bilen insanlar yaptı.
Her istediğimiz olmadı bizim, oyun parklarında büyümedik, tozda toprakta, karda yağmurda sokakta oyunlar oynadık biz. annemiz bize kızardı kirlendiğimiz için, bunun tek sebebi de bizi yıkadığında üşüyeceğimizi, belki hasta olacağımızı bilmesindendi. Biz büyüdükçe bunu farkettik ve o tapılası insanlara bu yüzden daha fazla tapmaya başladık.
hepsinin yanında, en başta da dediğim gibi, bağışıklık sistemimizi güçlendirdi tüm bu yaşadıklarımız. Biz 25 derece sabit sıcaklıkta büyümedik yavrum, biz doğanın tüm şartlarını yaşayarak büyüdük. Biz her türlü mikropla, hastalıkla tanıştık, tanıştıkça güçlendik. Bu yüzden senin gibi bebelerin aksine mevsim değişikliğinde depresyona girmiyor, ufacık bir rüzgarda hasta olmuyoruz.
Tabiki teknoloji güzel, tabiki bunun nimetlerinden faydalanacağız, ancak insan doğadan koptukça, hayatını kolaylaştırdıkça belli başlı savunma sistemlerinden de geri kalıyor, tıpkı manevi değerlerinden kaldığı gibi. keşke hep leğende yıkansaydık da, senin gibi zayıf genler doğal seleksiyonla elenseydi aramızdan.