ne yaptıysa televizyon yaptı. günlerden bir gün yasemince adlı komiklik programı izlenirken gariban, biçare, velet dülgerbob televizyonun karşısında oturmaktadır. yanlış hatırlamıyorsam hamsiye adlı karakter dursun adlı karakteri aramak için bir bara girmişti. barda çalan şarkı eşliğinde yavaşça psikopat psikopat kafa sallayan siyah t shirtlü, kot pantolonlu, saçlı-sakallı tipler tip tip bakışlar atmaktaydı. barın karanlık ve kuytu olması da katalizör olmuştur bu korkuya.
adının daha sonradan roger waters olduğunu öğreneceğim bir herif* daha sonradan we don't need no education olduğunu öğreneceğim bir nakarat söylerken bayağı bir tırsmıştım o atmosferde.
kara carsaf giyenlerden cok korkardik biz cocukken.hala korkanlari da vardir büyük bir ihtimalle.korkulmayacak gibi degiller zaten.o carsafin icinden rambo bicagini cikarip öldürecekmis gibi gelirdi.onlardan bahsedildigi anlasilmasin diye isim de takardik; (bkz: ninja) (bkz: ocu) (bkz: kara fatma)
ezan. çok korkarmışım ezan sesinden, koşarmışım hemen odama, kafamı yastığın altına gömermişim, bağırırmışım; sağa sola emirler yağdırırdmışım "susturun şu ezanı!".
elektrik süpürgesi. 'vuuuuuu' sesiyle yaklaştığını görünce aklı başından gidiyor insanın o yaşta. sanki seni de toz gibi yutup, içine alıp hapsedicekmiş gibi gelirdi.
bir de o zamanlar kendi kendine dönen pilli bir top vardı ki akıllara zarar.