sözlük yazarlarının, unutamadıkları, hala akıllarında kalmış, uzun süreli veya kısa süreli kaybolma anılarıdır.
eskişehir'de etiler park vardır. adalar bölgesinde. adalarda oturuyorduk. annem henüz vefat etmemişti. küçüktüm. annem sürekli beni etiler parkına götürürdü. bir gün saat 9 gibi gitmek istediğimde olmaz dedi. ısrar ettim, babana söyliyecem seni gelsin hele bi dedi. sinirli sinirli yanından ayrıldım. tam olarak hatırlamıyorum ama kaçış planı hazırladığımı hatırlıyorum. sessizce evden çıktım. etiler parkına doğru, yola düştüm. o zamanlar bilgisayar, wii, playstation, cep telefonu, psp gibi şeyler yok. parkın genel kuralı, salıncak sıralıdır. " çok bindin yaeaaae yeter artık diye itiraz etmeyen birisini görmeniz imkansızdır o zamanlarda"
parka geldiğimde sıra yoktu. çünkü saat 9'du. 2 kız sallanıyordu sadece. sıramı bekledim ama inmiyorlardı.
ben de klasikleşen " çok bindiniz inin artık " diye ısrarlarıma başladım.
- hadi ininnnnn
+ ya bize ne sallanacaz tapulu malın mı
- evet tapulu malım
+ göster hani
- evde bıraktım
+ getir o zaman
- banane getirmicem sana mı soracam
böyle sikindirik konuşmalarla bir kaç dakikayı daha geride bıraktık. sonra kızlar anlaşmış olmalılar ki, bir anda "köpek geliyooooo kaçın anneeee" diyerek kaçtılar. ben de köpekten çok korkardım. kaçtım. kızılcıklı caddesine çıktım. (o zamanlar doberman modaydı)karşıdan karşıya geçerken, (hiç unutmuyorum) dobermanlı bir abinin elinden tutup karşıya geçtim. amaçsızca yürüyordum. istasyon çıkmazına geldiğimde, evimden uzaklaştığımı anladım ve geri dönmek istedim. geldiğim yoldan geri dönerken, tam karşıdan karşıya geçmek üzereyken bir adam beni durdurdu ve ışıklardan geçirdi. "hadi bakalım delikanlı" diyerek karşı tarafa geçti. aynı yönde gidiyorduk. yalnız, ben eve dönüş yolumu o adam yüzünden kaybetmiştim. ağlaya ağlaya yürümeye başladım. adam durumu anlamış olacak ki yanıma geldi. babamın " oğlum bak sakın dışarı çıkma tek başına organ mafyası var öldürürler " sözleri aklıma geldi. o adamdan kaçmaya başladım. adam beni tuttu. seni annene götürcem korkma dedi. polise giderken, (babam milletvekili adayıydı) babamın elektrik direğinde posterini gördüm. burnunda bir tutam sümük ve ağladıktan sonra garipleşen sesimle; "aaa babam" dedim ve adam beni kendi dükkanına götürerek, babamı aradı. cep telefonu yoktu la o zamanlar. babamı dediysem biz o zamanlar lord değiliz, kimsede telefon yokken bizde olsun. evi aradı. babam adresi tarif etti sanırım. adam beni bizim evin oraya doğru götürdü. evin sınırlarına yaklaştığımızda 3-5 genç bize doğru koşuyordu. yaklaştıkça, abim ve arkadaşlarının olduğunu farkettim. adamı dövüp beni almayı planlıyorlardı. adam korktu, durumu açıkladı. eve geldik. herkes sokakta beni bekliyordu. herkes telaşlanmıştı ve annemin o yüzü hiç aklımdan çıkmıyor. adama teşekkür ettiler ve adam giderken bana, " bir daha kaçarsan seni kulaklarından tavana asarım" dedi. evden ilk ve son kaçışım o oldu.