turgut özal.
yakınım değildi ama yakınım olsa ancak bu kadar yakinen takip ederdim defin işlemlerini. 10 yaşındaydım. yağmur yağdığında falan istiklal marşı, andımızı okuduğumuz saçma sapan bir okul boşluğu vardı. hatta orda televizyonda vardı. tüm sınıflara televizyondan cenaze töreni izlettirilmişti. çıt bile çıkmamıştı. garipti. hala garip.
anneannemdi hatırladığım ve bana olan düşkünlüğü ile karşılıklı oluşan sevgi hatırladığım ilk sevgi tomurcuklarıydı ailemden başka olarak. Onun vefatına inanamamı olacağım ki bahçeli evinin önünden her geçtiğimde nedense o yaşlarda bile pencereden el sallayacakmış gibi en az yarım saat beklerdim. ama el sallayan olmazdı hep, olmasa da içimdeki o umut belki yarın sallar diye yarını beklemekti. Mezarına her gidişimde dua etmeden evvel şu yaşımda bile bir yerlerden o gözlüklerinin ardından buğulu gözleriyle hafif gülümseyerek el sallayacakmış gibi beklerim de dururum. Babamın vefatına aklım yettiği halde ve kabuulendiğim halde nedense bir türlü anneannemi hala kabullenemiyorum, Has sivaslı şivesiyle severdi beni, kendi evimden bile çok severdim o mazlumane evi. Nur içinde yat anneannem benim.
anneannemdi. daha dün gibi hatırlarım onu daha küçücükken nasıl güldürdüğümü , eğlendirdiğimi , mutlu ettiğimi... onun varlığı yüzümdeki gülüş sebebimdi ve onun varlığı beni hep huzura davet ederdi. bir gün beni son kez güldürüp çekti gitti... o günden sonra uzun zaman ne gülebildim ne de birisiyle konuşabildim. annem kardeşime hamileyken bıraktı gitti bizi kardeşim onu göremedi ama keşke görebilseydi , keşke tanıyabilseydi onun gibi başka kimsenin beni güldüremediği harika bir anneanneyi...
çocuğun yaşamak nedir bilmeden ölümle tanış olmasıdır. aslında o anda kaybettiği babası, annesi, halası, kardeşi vs vs değildir. gelecek beklentileri yani aslında kaybettiğin yakının ta kendindir.
çocukken kaybedilen yakınlar hayatındaki bazı kişilerin kaybolmasına sebep oluyor. bir de büyüynce kaybettiğiniz yakınlar var. insanlar ile olan yakınlığınız. ben insanlar ile olan yakınlığımı kaybettim. artık herkesden bir adım daha uzağım eskisine göre. hiç kimseye çocukken ki kadar güvenemez olmak. sebebi defalarca sırtından vurulmak. dünyanın çivisinin çıkmış olması ilişkilerin menfaat ilişkisi olması paraya insandan daha fazla değer verilmesi.
(bkz: neyine güveneyim de get yalan dünya)