Horozların hışmına uğramış sözlükçülerin başına gelen olaylardır.
çocukluk yılları, mor bir eteğim var yeni alınmış, giymeye bile kıyamıyorum. bir gün giydim hevesle sokağa çıktım. o gün yan komşumuzun horozunun resmen saldırısına maruz kaldım. sonra ne zaman o eteği giysem aynı şey oldu. ağladım zırladım tabi. komşumuz olan teyze de beni çok severdi ama onun da yapabileceği bişi yok, hayvanda bi gıcıklık var. çok sonra o horozu kestiler, kesiliş anını da bizzat seyretmiştim. ama o eteği de bi daha giyemedim küçüldü çünkü. yani o da kaybetti bende.
benimdir. şerefsiz horoz daha bacak kadar boyum varken peşimden azılı bir katil gibi beni kovalayıp bilinçaltıma gereksiz ve olumsuz bir etkide bulunmuştur. umarım o günden sonraki sabah erken ötmüştür.
Dedemlerin köy evleri vardı. Bazen gider orda kalırlardı, bazen şehirde. Komşularının vardı tavukları, tek bir tane de horozu. Bir gün girdik kardeşimle tavukların olduğu bahçeye, civcivleri sevcez. Civcivlerle oynadık, tavuklarla, derken, o koca horoz beni bir kovalamaya başladı... Ağlaya ağlaya salya sümük dedemin evine kaçmıştım.