camdan bakarken bir çocugun maxdondurma alıp iştahla yedigini gördüm, aklıma kendi çocuklugum geldi, ne kadar küçük seylerden ne çok mutlu oluyormusum, diye düşündüm. leblebi tozu satarlardı ben küçükken hemen her gün alırdım hiç bıkmazdım. bi futbol topum oldu mu dünyalar benim olurdu. şimdi büyüdüm, dünyaları verseler o saf mutluluğu yaşayamam gibi geliyor. yıllar çok sey alıyor bizden.
bugünkü hayatımı ve yaptıklarımı sorgulamaya başladım. Çocukken ne güzeldi herşey. Büyüyünce unuttuğumuz birçok güzel şey yapardık. Doğayı izlemek, etrafta olanları hayranlıkla şaşırarak izlemek... Artık alıştık hepsine, hiçbiri bizi heyecanlandırmıyor. Büyüyünce mi oldu bütün bunlar? Yoksa bize bilerek mi unutturuldu? Hergün heryerde bize hayatın acımasız, maddesel, soğuk olduğunu anlatmaya çalışan insanlar, makinalar, gazeteler. Bi an için gözlerimizi bütün dönemsel algılara kapayıp, kendi içimizden gelenleri yapabilsek. Sonunda bize sadece üç beş kuruş para kazandıracak işlerimizi bırakıp, sevdiklerimizle gülüp eğlensek, yeri gelince düşünsek ağlasak. Dostlukların, sevgilerin dışında hiçbir şeyin önemsiz olduğunu anlayabilsek. Herkes gibi belki ben de, böyle bir yazıdan üç dört saat sonra eski hayatıma kaldığı pis yerden devam etmek zorunda kalıp, bu dipsiz kuyunun karanlıklarına doğru yol alıcam? Kim bilir... Küçük de olsa bir umut parçası var hala içimde. Belki insanlığımızı hatırlarız birgün ve eski sıcak günlerimize geri döneriz.
doğru önermedir. çocukken yapılan en büyük şerefsizlik yoldan geçenlerin kafasına pencereden tükürmekken, yıllar geçti her türlü pisliği yapar duruma geldik.
(bkz: biz büyüdük ve kirlendi mi dünya sorunsalı)
bakkal amcamızdan alış veriş yapardık. çıkarken de elimize tutuşturduğu sakızın mutluluğu tarifsizdi. şimdi ise büyük ve soğuk marketler, asık suratlı kasiyerler, kalabalıklar arasında kaybolmamak için ebeveynlerin eline sıkı sıkıya yapışan ve etrafını ürkek bakışlarla izleyen çocuklar. klasik bir söz ve yaşlandığımızın kanıtı. çocukluğumuz bir başkaydı.
şimdi bize normal gelen şeyler o zamanlar bize çok enteresan gelirdi ve onları kendi küçük dünyamızda büyütürdük.ama her şeye rağmen insan o günleri özlüyor.
çocukken hepimiz günahsızdık; ikiyüzlülük nedir bilmezdik; adam satmanın ne anlama geldiğini tahlil edemezdik; söylediğimiz yalanlar bile o kadar masumdu ki.. çocuktuk işte daha ötesi yok ki.
yaşın ilerlemesiyle artık her şeyi anlamaya başlar insan. anladıkça eskisi gibi güzel gelmez hiçbir şey. yavaş yavaş kendi saflığını da kaybeder ne kadar istemese de. küçük şeyler mutlu etmez belki. saflığı, her şeyle mutlu olabilmeyi, çıkar ilişkisi olmayan arkadaşlıkları... çocuklukta kalan her şeyi özlemeye başlar. belki de özlenen çocukluk değil cahilliktir.
van'da deprem olmuş okullar boşaltılıyor. küçük çocuklarla o sırada röportaj yapıyorlar. çocuklar gülerek çok korktuk başımız dönüyo sandık baştan hahahha hihihihi diye gülüşüp kameraya el sallamaya uğraşıyorlar. evet çocukken en acı depremler bile güzel.