şindi düşününce çok kötü geliyo lan sözlük. valla 12 eylül işkenceleri gibi. ama yazıcam. daha fazla bu vicdan azabı ile yaşayamam.
malzemeler:
* güneşli hava
* pet şişe
* saç spreyi(annem mahallede kuafördü, ordan sağlardım sınırsız saç spreyini)
* çakıl taşı
* ince iplik
* büyüteç
* karınca yuvası(karınca olması şart değil sinek falan da olabilir)
yapılışı:
önce büyük bir pet şişenin içine hava boşluğu kalmayacak şekilde sonuna kadar su doldurulur. daha sonra mahallenin piçleriyle bir araya gelinir. her hangi bir karınca yuvası bulunur. karıncaların en büyüğü en irileri seçilir, ayaklarına ince iplik ile kendi boyuna göre bir çakıl taşı bulunur. karıncaya bağlanır. ve caanım karınca o su dolu pet şişenin içine konulur. pet şişedeki suyun içine yüksek doz saç spreyi koyulur.
o güzelim karıncaların içerdeki acı içinde çırpınışları zevk ile izlenir, ve aynı zamanda mahallenin piçleri ile birlikte anıra anıra gülünür. bir süre soora içerdeki karıncalar alınır. yaşayan var mı diye kontrol edilir. daha sonra canlı cansız ayrımı yapılmaksızın, büyüteç ile o karıncalar bir güzel yakılır. çatır çutur gelen yanma sesleri ile vental orgazmlara koşulur mahalleli piçler ile. taa ki anne "oğluuum hadi eve gel ezan okunuyo" diye balkondan bağırana kadar.
not: biliyorum çok sadistçe. ve matah bi şeymiş gibi anlattım. ama artık bunu paylaşmak zorundaydım lan sözlük. napiyim. çocukluk falan. o karıncalardan, çoluk çocuklarından huzurunuzda çok özür diliyorum şu anda.
pencere ve civarında yakalanan genelde kara sinek diye tabir edilen sineğin tırnak makasıyla kafasının kesilmesi ve tekrar geri konması. Allah affetsin. bizde az değilmişiz.
köyde yakaladıkları şerçe için mini dar ağacı kurup sonrada kuşu asan fakat çok hafif olduğu için boğulmayan kuşun ayaklarına ağırlık bağlayıp infaz eden bir arkadaşım var. evet biz hala arkadaşız.
hatırlandığında "Ne iğrenç bir çocukmuşum ben" dedirten hatıralardır. Bu hatıralara gelince saymakla bitmez arkadaş. bi iki örnek verelim.
1. Bi komşumuzun tavuğu daima bizim evin önüne gelip dolanmasına gıcık olan ben kafa yaracak bi taşla zavallı hayvanı sakat bırakmam.
2. Daha miniminnacık bi civcivi(şimdi kendimden iyice iğrendim) mangal yapıp yemem.
3. Sapanla kuş avlamak. Her çocuk yapmıştır bunu.(Yapmadıysada beceremediğindedir)
Evet iğrençlik dizboyu. Ama bu hayvalara yaptığım işkencelere karşı hiç ceza görmedim mi? gördüm arkadaş. Olay aynen şöyle. Evimin önünde dolanırken bi öküz kapının önünden geçmektedir. Etrafta kafa kıracak bi taş ararken kırık bi cam parçası gördüm. Aklımdan direk geçen: "bu öküzün karnını bu cam ile yararım ben" aldım kırık cam parçasını, nişan al vaziyetine geçtim, fırlattım. Sonuç: Ulen cam benim elimi yardı. Al sana iğrenç çocuk! Hakkettin sen bunu. Avladığın kuşlara, kebab yaptığın civcive, sakat bıraktığın tavuğa karşılık az bi bedel ama artık idare edecen.
Büyütecin odak noktasına bir karınca koyulur,belli süreyle güneşe maruz bırakılır,karıncanın patlaması bir film galası edasıyla izlenir. (Tanrım affet.)
yakaladığımız kedileri firlatabildiğimiz kadar yükseğe fırlatmak ve hayvan nasıl her seferinde dört ayak üzerine düşer diye uyuz olup daha yükseğe fırlatmaya çalışmak.
karınca dövüşü yaptırmak ilk akla geleni, sonrasında kedilere yapılan işkenceler. misal bi kedinin devamlı gerçekten dört ayak üstüne düşüp düşmediğini denemek amaçlı yüksek bir yerden* atıp aşağıda bekleyen arkadaşların onları yakalaması ve bu olayın defalarca tekrarlanması.
yanınıza gelen yavru bir köpeği leğendeki köpüklü suyla iyice çitilemek ; yetmiyormuş gibi kuruması için ipe asmak...
(bkz: psikopat çocukluk arkadaşım)