çocuk olunduğu için yapılan eziyetlerdir.ilerleyen yaşlarda utanılır.akla hayale sığdırılamaz yapılanlar.misal:
3 yaşındayken elime çatal alıp akvaryumdaki balıklara batırmaya çalışmak başaramayınca zavallıcıkları avuçlayıp buzdolabının altına fırlatmak.iyi ki hatırlamıyorum dediğim anımdır.
örümcekleri yakaladıktan sonra kavanozlara koyup, ölüm turnuvası yapmak.
eleme usuluyle örümceklerin birbirleriyle savaştırıldığı bu turnuvada, birinciyede ödül olarak, yazlığın berbeküsündeki büyük örümcek ağını vermek.
evde cif, kir-çöz, yağ-çöz gibi ne tür madde varsa hepsini karıştırıp yakalanan sineği içine atıp, çalkalamak. sonra da kanadından bağlayıp morarana kadar yakmak.
kara sineklerin kanatlarını koparıp tiner kutusuna atmak, burada boğulmaları beklemek. boğulmadıklarını gördükten sonra sinekleri çıkarıp uçsunlar diye havaya atmak. uçamayıp yere düşen sineği ezmek.
ananenin (bkz: anneanne) bahçesindeki horoz-tavuk benzeri hayvanların kümesinden içeriye, sinekleri yakalayıp, çakmakla kızartıp, ızgara olarak da sinek yakalama aleti -ki o alet dünyanın en yaratıcı araçlarından biridir- vasıtası ile sinekleri kızartıp kümesteki hayvanlara vermek.
(sorunlu edit)
bu konu sinekler bakımından düşünülürse (bkz: çocukken hayvanlara yapılan eziyetler) horoz tavuk benzeri pırpırlar için düşünülürse (bkz: cocukken hayvanlara yapılan iyilikler)
(/sorunlu edit)
+tavşanın başından yere doğru basınç uygulamak hayvanı köşeye sıkıştırıp bunu ısrarla devam ettirmek.
+yine aynı tavşanın kulaklarının tekini öne diğer tekini arkaya hareket ettirerek senkronize bir harekette bu uygulamayı sıkılıncaya kadar devam ettirmek.
kertenkeleleri parçalara ayırıp zevkle gövdesinin kafasını bulmak içini çabalayışını izlerdik. bulunca da yeniden ayırırdık. bi rahat vermezdik zavallılara. hey gidi günler
kışın, köyün en sikici kedisini diz boyu olmuş karın içine attıktan sonra, önce onun çırpınışlarıyla alay edip, daha sonra sopalarla saldırmak. kesin öldürüyorduk. çok pişmanım çok. yıllar sonra arabanın altında kalan bir kedi'nin korkunç çırpınışlarını izleyince, insanın içinde aslında bir canavarın gizlendiği düştü aklıma.
çekirge, arı, sinek gibi türlü türlü böcek mahlukatı yakalayıp karınca yuvalarının önüne atmak ve kapışmalarını izlemek. gladyatör dövüşü misali izler, gaza gelirdik bir de.*o zamandan beri soyumun roma'dan geldiğini düşünürüm.
hayretle okuduğum, yazarlarımızın hayal gücünün ne kadar yükseklerde olduğunu gördüğüm, çocukken hayvanata yaptıkları, (biliyorum ki deney yapma isteği ağır bastığını-ben de çocuktum ordan-gb) eğlenceli saydıkları işkencelerdir.
(bkz: hepimiz jigsaw adayı olabiliriz)
annemin bi arkadaşının piskopat oğlunun balıklarıma yaptıkları örnek verilebilir. çocuk önce akvaryumun içine zıplayan toplardan atmış. sonra da yem poşetini boşaltmış içine. farkedince hemen bi kavanoza çıkardık balıkları ama bi tanesi yaşayabilmişti sadece. *
leğene su doldurup kağıttan gemiler yapıp içine koymak.içinede karıncaları tabi ve biraz daha abartıp gemiyi yakmak sonrada boğulmalarını izlemek.
NOT:karıncalar boğulmazlar çünkü su onların boğazlarından geçemeycek kadar kücük değildir.