canı karpuz çeken ortaokullu bir velet olarak o karpuzu kesmeye çalışmam sonucu resmen parmağımı kopma noktasına getirmiştim. sonra da "çok acıyo yeaa" diye ağlayarak elimi yukarı aşağı sallayınca mutfak ve koridor duvarları boydan boya kan olmuştu.* dexter gelse cinayetin nasıl işlendiğini çözmeye çalışırdı o derece. sonra badana oldu tabi acele.
model araba meraklısı olan babamın bir vitrin dolusu araba koleksiyonunu, vitrini devirmek suretiyle yerle bir etmek; yetmezmiş gibi, aman babam görüp te kızmasın diye arabaları balkondan aşağı sokakta oynayan çocuklara firlatmak.
sonuç: babamın eve gelmesi ve (anlattığına göre) 87 adet arabasindan 4 tane kaldığını görmesi ufak bi arbedenin ardından annemin beni babamın elinden alması.
not: mahalledeki çocuklar çok sevindi.
koca bir bidon zeytini yere dokmek. akabinde her yerin yagli tuzlu zeytinli bir hal almasi.
bi kere de babaannem sut tenceresini koltugun ustune koymus. ben de onu gormedim. camdan bakicam derken hayvan gibi, ayagimi löök diye bi soktum tencerenin icine. cok kizmistim kendime o zamanlar sozluk cok. canim babaannem.
Sağa sola sticker yapıştırırlar. Kâğıt kalem verirsin gidip duvara yazarlar. Boyları yetmeyen masalardan ucu görünen tabağı boşmuş gibi alıp kendilerini ve ortalığı batırırlar. Ellerinde tuttukları dolu bardakları aniden çevirip yerdeki halıyı ziterler. Klozete eşyaları doldurup 'aaa bat' diyerek haberi yokmuş gibi davranırlar. Kaloriferin sıcak peteklerinde çikolata kaydırıp yalarlar. Vs. vs. vs.