apartman dairesinde çocukluk dönemini geçirmiş her insanın sıkıntıdan veya heyecan aramak için yaptığı eylemdir.
ilk dönemlerde küçük boyutlardan başlanır, çamaşır mandalı gibi. daha sonralardan gelen zarar verme güdüsü çocuğa mandalı bıraktırır ve yerini sebze ve meyveler alır. eğer bu sebze ve meyveler balkonda stoklanmışsa zaman içerisinde gözle görülür bir azalma meydana gelir ve bu durum annenin hemen dikkatini çeker. çocuk sorguya alınır varsa kapıcı devreye girer ve bir daha yapmaması için uyarılır. ama çocuk gizli gizli yapmaya devam eder hatta arkadaşlarla toplu halde "aşağıya yumurta atmaç" şeklinde oyunlar düzenlenir.
akıllı çocuktur. evdeki gereksiz eşyalardan kurtulmak istiyordur ama tehlikeli olanı vardır. bu çocuk en son kendini atabilir aşağıya.
edit: yazım hatası
atılan bu değişik nesneler veya yiyecekler sayesinde aşağıdaki bir insan bir ay boyunca ömrünü geçirebilmektedir. aşağı fırlatılanların haddi hesabı yoktur. patates, soğan, yumurta...
çocukluğu dolu dolu yaşamaktır. evde ne varsa atmışlığım vardır. en zevklisi de saksıların içindeki küçük taş parçarını, toprağı eşeleyerek bulup aşağı atmaktır. tükürük ise biraz daha uğraştırıcı bir iştir. özellikle yüksek binaların üst katında oturuyorsanız, rüzgar da varsa ona göre ayarlamak gerekir.
eğer ki bu balkon arka balkonsa karşıdaki çatılara mandal atma yarışlarına bile ev sahipliği edebilen balkondur. balkonda bulunan masaya yanyana oturulur, cephanelikler hazırlanır ve yarış başlar. yarışı mandalı en uzağa atan kazanır tabi ki ama bu birincilik anneden yenilen ''mandallara ne yaptınız'' konulu fırçadan kurtulmaya yaramaz, kardeşlik böyle işte anca beraber kanca beraber.*
çocukluk dönemime şahit olmuş akrabalarımca çok hatırlatılan hadise. 4 yaş civarında elime ne geçerse balkondan aşağı atarmışım. hayalmeyal hatırlıyorum. nesnelerin 5. kattan düşerken görüntülerinin küçülmesini. çocukluk işte. bir keresinde babaannem tam kapı önünden geçerken attığım çalar saat 1 metre yanına düşmüş. allah korumuş, şu an babaanne katili damgasını taşıyor olabilirdim.
bir de kardeşimle onlarca kağıttan uçak yapıp teker teker camdan aşağı atışımız vardı ki o ayrı bir eğlenceydi. sonra komşulardan gelen şikayet yüzünden son bulmuştu güzel aktivite.
evdeki tüm torbaları özellikle buzdolabı poşeti olarak da bilinen şeffaf poşetleri suyla doldurup ağzınıda bir güzel bağlayıp balkondan aşağı atıp hem patlamanın sesiyle hem etrafa saçılan suyun görüntüsüyle eğlenme durumu.
çocuğun kendisini ya da bir başka çocuğu atma girişimi olmadığı takdirde tolere edilebilen eylemdir. Çocuklarda fırlatmanın önüne geçilemeyen bir dürtü olduğu tespit edilmiştir. Ailemizin başına tam tatil öncesi babamın el çantasının balkondan atılması ve bahçedeki ağaca takılması (ancak bunu bizim bilmemiz kardeşim o sıralar henüz konuşmadığından mümkün değildi) nedeniyle hem parasız,hem ehliyetsiz kalındığından tatile gidememe gibi bir durum gelmişti. Tesadüfen birkaç gün sonra bahçedeki ağaçtan meyve toplayan birileri bulup getirmişti çantayı. Ben şahsen eşyadan ziyade tükürüğümü attığımı (yani balkondan aşağı tükürdüğümü) ve bir keresinde aşağıdaki hedefin bunu farketmesi ve elbette küplere binmesi nedeniyle çok utanıp saklandığımı anımsıyorum.