çocukken ağlamak ne kadar basitti.
çocukken gülmek ne kadar basitti.
çocukken birine sarılmak peki.
sevmek, sevdiğini söyleyebilmek.
inana bilmek yalanlara. özlenenler arasında bir numara.
çocukken yalanlar bir arkadaşımızın başka bir arkadaşımızla konuşmadığını söyleyip konuştuğunu öğrenmemizden ibaretti.
çocukken en büyük acılarımız yere düştüğümüzden , ebeveynlerimizin bizi azarlamasından ibaretti.
belkide 5 değil de 4 almaktı dersten.
bir oyuna dahil edilmemekti acımız.
çocukken, insan daha bir salak oluyor. dünyayı bilmemezlikten gelen bir salaklık. çocukken, ben merkezli olmanın en güzel zamanlarını yaşıyor aslında her insan.
En büyük savaş arkadaşlarla yapılan zararsız bir kaç iteleşmeydi, herşey aslında bir oyundu, çok da zor kuralları yoktu hayatın, terleyince su içmemek, erken saatte uyumak o kadar zor olmamalıydı, anne şefkati, baba kucağıydı, yediğimiz çikolataların bile tadının farklı olmasıydı, belkide hiç büyümek istemediğimiz için hıçkıra hıçkıra ağlayışlarımızdı çocukluk.
Boyumdan büyük sandalyeleri karşılıklı hizalamaya çalışıyorum. Bu kadar büyük yapmak zorunda mıydılar ?!
Amcam birazdan gelir. Babaannem mutfakta yemek yapmaya dalmışken hazırlığı tamamlamam gerek.
Sandalyeler tamam.
Oha nereye koydum topu ben. Çocukken bile dağınık olmak dert. Tamam koltuğun arkasında.
Anahtar sesini duydum geldi.
Ooo elinde dolu cino ve meyve suyu var.
Elimde top sıratarak bakıyorum amcama.
Tek kale maçımıza babaannem söylenirken amcam beşlikten golü çakıyor bana.
Neyse bir kaç öpücük kaybediyorum. O zamanlar gönlümün zenginliği işe yarıyor.
Sonra balkondaki yaz çadırıma ellerim abur cubur dolu dönüyorum.