Bizim yaptığımızın duyarlılıkla bir alakası yok. Bunu paylaşıp küfür edenler, lanet edenler de duyarlı değil. Bizim tek yaptığımız ne yazık ki vicdanımızı rahatlatmak Sosyal medyanın en kötü yanlarından biri de bu işte. Bunları paylaşıp üzgün surat koyunca bütün sorumluluğumuzu yerine getirmiş hissine kapılıyoruz, öyle ya, paylaştık bunu, daha ne yapalım, tepki gösterdik(!)
Üzülmeyin bunlara, rahatlamasın vicdanlarımız da. Bu görüntülere son verecek olan üzgün olmamız değil, öfkeli olmamızdır. Öfkeniz diri kalsın!
onun gözlerinde kaybettiğiniz yaşama hevesini, umudu, merakı bulabilirsiniz. eğer tekrar ''insan'' olmaya yaklaşmak, kaybettiğiniz duygularınızla buluşmak istiyorsanız bir çocukla vakit geçirin.
emin olun ki bu ünlü terapi yöntemlerinden, yoga'dan, boktan kişisel gelişim kitaplarından daha faydalıdır.
mega nüfusları, devasa hayal güçleri sebebiyle büyük bir tehlike olarak algılanan ve dünyayı işgal etme gibi bir uyanıklığa ulaşmamaları için kreşlerde ve okullarda oyalanan kahraman insanlar.
Gördüğüm günden beri aklımdan çıkmıyorsun
Alıştım sanırım
Aşk gibisin, sardın içimi
Ben gibisin, sakladın kendini
Uzak durma bana sadece özlerim
Güllerin arasından gülüşünü gözlerim
Anlatmak mı lazım?
Geriye bak bir dakika yalan aşklar zinciri
Düğümler mevsimi, çocuksu hayallerim
Yüzüme bak bir dakika, yalan aşklar zinciri
Düğümler mevsimi, çocuksu hayallerim
Sen de üzüldün mü?
Belki uzaklardan yanına yol bulurum
Küstüğüm duygularla senin için dost olurum
içkini yudumlarsın biraz hüzün biraz keder
Saçların aşk savurur buna içmeye değer
Anlatmak mı lazım?
Geriye bak bir dakika yalan aşklar zinciri
Düğümler mevsimi, çocuksu hayallerim
Yüzüme bak bir dakika yalan aşklar zinciri
Düğümler mevsimi, çocuksu hayallerim
Sen de üzüldün mü?
Çocuksu hayallerim...
Çocuksu hayallerim...
Çocuksu hayallerim...
Çocuksu hayallerim...
Sen de üzüldün mü?
Çocuklarınıza bebekliklerinden itibaren TV izlettirin! Ağlama sesini duyar duymaz ağzına emziği tıkın, televizyon başına oturtup reklamları, saçma sapan klipleri, Pepe gibi beyin yıkayıcı çizgi filmleri izlettirin! izlettirin, siz anne babasınız ya, yükünüz ağır! Biraz eblek bir bireyin meydana gelip dünyaya salınmasında sizin için sıkıntı yoksa, sizi yönetenler için hiçbir sıkıntı yoktur. Nasılsa onlar en az 3 tane eblek çocuk yetiştirmeniz konusunda fetva buyurmuşlardır. Ve nasılsa bu eblek bireyler, onların tam da yönetmek istedikleri 'seçmenler'dir.
zamanın tozunu yutmuş insanlar gibi bakabilir mi bir çocuk? ya da çocuk dediğimiz nedir? 18 yaş altı insan olarak tanımlanabilir mi o yüce anayasamızda olduğu
gibi? sadece yaşı mıdır önemli olan? kaçımız anlamaya çalışırız bir çocuğu ön yargı olmadan, can kulağıyla dinleyerek?
karakteri göt üstü buzda kayan, bir kimlik edinememiş, ben diye bir kavramdan yoksun olan yetişkinler, tek farkları kenarda köşede sürtmek için harcadıkları fazladan yaşadıkları yılları olan yetişkinler ne kadar hak ediyor adam yerine konmayı?
bu yaşa kadar çok insan tanıdım kendimce. her telden her kesimden her yaştan. 17 yaşında olup da 30 yaşındaki insan mantığına ve algısına sahip olanı da gördüm 30 yaşına geldiği halde boş teneke kadar değersiz, vasıfsız insanlar da tanıdım. kimi çocuk gördüm anasından babasından dayak yemiş susmaya alışmış, kimi genç gördüm içip sıçıp seks yapıp gezmeyi marifet bellemiş, kimini gördüm otuzlu yaşlarda yaşama dair bir amacı kalmamış.
ama ben bugün bir çocuk tanıdım ki daha 12 yaşında kocaman adam olmuş. akşamın bir vakti bir sokağın kaldırımında, sessizce ağlamayı öğrenmiş.
- bak bakayım bana. neyin var senin noldu?
* yok bir şey abi.
- gel bi çay içelim senle ya da gazoz falan. iyi gelir. ister misin?
* istemem sağ ol abim.
- ne bu halin senin? annen, baban nerde?
* ...
- kaybolduysan gel polise gidelim bulurlar onlar aileni.
* yok. gitmeyelim. babam dün öldü benim abi. annem ağladığımı görmesin diye kaçtım evden ben. az sonra geri dönecem zaten.
- ... gel aslan parçası ben bırakayım seni evine. gel...
bugün bir kez daha anladım ki, insan babası ölünce büyür.
şimdi bu çocuğu adam yerine koymayanın yedi sülalesine saygı duymaz mıyım? elbette duyarım.
buralarda da bir sürü yazar var 15, 16 yaşlarında. ben de bu sözlük platformlarını keşfettiğimde onlar kadardım az çok. ve eminim ki içlerinde çoğu çok iyi yazıyor; mizah yeteneğini, kendini geliştiriyor.
farazi yaklaşıp ahkam kesmek kolaydır. akran kabul edip öyle muhabbet etmek erdemdir. yetişkin olmaktır.
sonuçta üstad özetlemiş; "zaman insanları değil armutları olgunlaştırır.".
ha kaayu* izlemesi gereken yaşta burada takılan varsa da; "pataklarım lan sizi. cıss!" diyorum onlara.
hayatı çekilir kılandır. çocuk soru sorar; biz kah akıllılığımızı kah deliliğimizi hatırlarız. çocuk soru sorar; biz ne kadar çocuk kaldık ne kadar büyüdük onu anlarız.