küçücüktür ve genelde masumdur kötü şeyler öğretmediğiniz müddetçe. sevgi ve ilgiyle yoğrulur. elleri genelde minik ve tombuldur. söyleyemediği kelimelerle gülme krizine sokar sizi. bazıları şanslıdır. bazıları şanssız ebeveynleri yönünden. dünyanın yeni neslidir. hayattır. ağlamaya başladı mı içiniz parçalanır.
bazen de "büyümek istemeyene" söylenen bir hitap şeklidir.
...
O sokak çıkmaz.
Daha önce de gördün bu yolu,
Çıkmaz o sokak.
Ya hemen geri döndür yüzünü güneşe,
Ya da sokağın en sonunda gördüğün o duvarın dibine çök.
Bu bir seçim çocuk,
Bir yol ayrımı.
Ama bu kez farklı,
Bu Senin seçimin.
Başkalarının kararlarıyla dağılan ömrünü toparlamak için beki de son şansın.
Duvara doğru yürümeyi bırak artık,
Karanlık sokaklardan çık.
Çevir yüzünü güneşe,
içine biraz umut koy çocuk.
Büyüyeceksin,
Büyüdüğünde göreceksin.
Bu hayat beklemeye gelmez,
belki de değmez.
Yolun tam ortasında,
duvara dönüp yüzünü,
Sırt çevirmişsin güneşe.
O sokak çıkmaz.
Daha önce de yürüdün bu yolu,
Gördün bu yol ayrımını.
Çıkmaz o sokak.
Hemen döndür yüzünü güneşe.
Hayat beklemez çocuk.
...
çocuk olmayı en iyi anlatan sözlerden bir tanesi; *
yine orda olsam yalansız dolansız
rüzgarın elleri sarsa uçurtmamı
yine orda olsam kayıpsız zararsız
küçük sebeplerinde sevinçlerine çocuk olsam
gözlerine baktığınızda umudu gördüğünüzdür çocuk. masumiyetin simgesidir tüm çocuklar. dünyası bambaşkadır bir çocuğun. kötülüklere yer yoktur o dünya da ve her zaman onları koruyacak birileri vardır mutlaka. hayal güçleri kuvvetlidir çocukların, ciddi ciddi superman olabileceklerine inanırlar mesela. zaman geçip büyüyünce umutlarını ve masumiyetlerini kaybeden, hayal kurmaktan çok hayal kırıklığına uğrayan bireye dönüşen insandır çocuk.
0-6 yaş grubu çok tatlı olan yavrular topluluğuna denir. şişman yanaklı ve tombik göbekli olanları ayrı bir tatlıdır. 6 yaştan sonra ukalalık devrine geçtiklerinden dolayı, 6 yaş öncesi daha tatlıdırlar.
Doğduğu andan, büyüyüp evleninceye kadar geçen zamandaki tüm özgürlüğünüzü elinizden alacak olan, fakat bu durumdan zerre kadar şikayet etmeyeceğiniz ballı kaymak tatlısı.
"Yılmaz abi, babam şehit olmasın, ben öleyim onun yerine..."
Böyle yazmış Emre.
"Ben öleyim onun yerine..."
13 yaşında henüz.
Binbaşı çocuğu.
"Evde olmadığı geceler, hep dua ediyorum çabuk dönsün diye... Korkmuyorum da... Çok özlüyorum."
Hiç bu kadar ağır gelmemişti bu bilgisayarın tuşları bana...
Bir polis göndermiş şunu da...
"Okul kapılarına yanaşıyorlar. 'Baban ne iş yapıyor' diye soruyorlar. 'Babanın mesleğini sorarlarsa, muhasebeci dersin'
diye ezberletiyorum kızıma... Dinletemiyorum. 'Benim babam polis diyeceğim' diyor. Aklım hep onda..."
Bu da bir astsubaydan...
"Çocuklarımız okula zırhlı araçlarla gidip, geliyor. Ama büyük sınıflar tarafından sıkıştırılıyorlar. Dayak yiyorlar... El kadar bebelerin bir şeyler öğrenebilmek için çektikleri eziyeti anlatamam."
Hastaneden bir rapor...
Hakkâri'de subay ve astsubay çocuklarını taşıyan okul servisini mayınla havaya uçurmaya çalıştı ya PKK...
işte onun raporu...
Arşin, 4 yaşında, o sırada sokakta oynuyordu, yüzüne şarapnel parçası isabet etmiş... Kıymet, 7 yaşında, gözüne taş girmiş; hayati tehlikesi devam ediyor... Nurullah, 8 yaşında, şarapnel yüzünde... Felek, 7 yaşında, onun göğsünde... idris, 11 yaşında, sağ kulağına denk gelmiş... Kader, 7 yaşında, kafatasında ağır hasar var... Selam, 11 yaşında, karın bölgesinde ve bacaklarında derin yarıklar... Canan, 7 yaşında, yüzünde ağır hasar var; ömür boyu taşıyacak o izi...
Ve bir subay eşi... Bir anne...
"Gözyaşımızı duyan yok mu orada?"
Gözyaşımızı duyan...
"Kulaklar sağır olmuş. Evlatlarımızın çığlıklarını duyan yok. Belki gözyaşımızı duyan gözler vardır umuduyla soruyorum..."
Kafayı başka tarafa çevirmek yok öyle...
Hepimize soruyor.
--spoiler--
karım, çocuğumuz doğduktan sonra, bu topraklarda 'çocuklu' bir kadın olmanın bir garip faydasını fark etti. bir gün bana şöyle dedi. çocukla dışarıda gezdiğimde öyle özgür, öyle rahat hissediyorum ki kendimi, anlatamam. herkesle hesapsız ilişki kurabiliyorum. en maço tiplerin aniden bacısı oluyorum. çocuk, karımın bu memleketteki 'hicap' ihtiyacını karşıladı. çocuk karımın kadınlığını örttü. onun tesettürü oldu. ve o da, bu memlekette 24 saat mesai yapmaktan yorulmuş kadınlığını nihayet dinlendirebildi. bu memlekette bir süreliğine 'insan' oldu.
--spoiler--