Temel amerikadadır bir gün fadimeden mektup gelir
-temel ben çocuk yaptım doğuracam
-yaw ben 2 yıldır yokum nasi oldu fadime
-sen bağa bir fotoğraf yollamıştın onunla yattım
-ula şerefsiz karı ben sağa vesikalık yollamıştim belden aşağisi yok idi.
önceleri deli gibi istediğim ancak şimdi biraz düşününce olmasa daha iyi olacak sanki. türkiye git gide daha kötü bir hal alıyor, şu anki standartlarımı da düşünürsek başka bi ülkeye gönderme ihtimalimde yok çocuğumu. hele bir de kız olursa arabistana dönecek olan ülkede çekeceği çileyi düşünmek bile istemiyorum. bi çocuk yapıp bir bilinmezin içine atmak ne kadar doğru bilmiyorum.
gerçekleştirmesi 5 dakikaya bakan fakat sonrası zor olan eylem. yaşama ve doğal olarak ölüme sebep olan eylem.
çocuk yapmayı düşünenlere çocuk yapmadan önce sorulacak belirleyici bir soru var. kendinizin ebeveyni olmak ister miydiniz? yani aynı sizin gibi bir çocuğunuz olsun ister misiniz? eğer cevabınız evetse hiçbir çekinceye girmeden aynen devam edin çocuğunuzu yapın. çünkü zaten sizin çocuğunuz aynen sizin gibi bir şey olacak.
ben bu soruya hayır cevabını verdiğim sürece* dolayısıyla yapmayı aklıma bile getirmeyeceğim.
bu hayatta en çok istediğim şeydir. anne olmayı, bir yavruyu dünyaya getirmeyi istemek benim en doğal hakkım. bilmiyorum yaştan dolayı mı hormonlardan dolayı mıdır nedir bu aralar daha çok istiyorum çocuğum olmasını. tabi bunun için önce evlilik, evlilik için de koca gerekiyor. nalet olsunki çocuk yapmak için erkeklere muhtacız.
önce insanın kendisine sorması gerek ben bir birey yaratacak kadar hazır ve birikimlimiyim gerçekten bu soru sorulmalı. yoksa hadi aşkım çocuk yapalım deyip yapılan ve gram ilgilenilmeyen çocukların ruh sağlığı bozuk oluyor sonra dünya boktan bir yer oluyor ne öyle doğurup doğurup sokağa salma.
şartlanmışlıktır hem. obsesyondur. boş kalabalığın ortak hedefiymiş gibi görünür. yeni evli çiftlere çocuk sormak bu deliliğin organize halidir. benim çocuklarım olmayacak, dolayısı ile sizlerin de olmamalı. eksiğim nedir?
herkes; oğlunun, kardeşinin, arkadaşının, kuzeninin ne zaman korunmayı bırakıp içine boşalacağını merak edip durur.
herkes eğlenceye farklı bir şekilde katkı sağlayacak, onun için tüm bu şenlik.
yukarıdaki eğlenmeden duramıyor. yazık.
bunu bir düşünün diyeceğim, ama boş verin.
çocuk yapmaya devam edin.
çok tiksindirici değil mi?
yoksa sağlıklı düşünemiyor muyuz?
belki de şartlanmışlığımızı yenemiyoruzdur.
tüm bu aptal oyun ne için?
eğlence için.
eğlence devam etsin.
mutlu pisliklerin katkısıyla. size ihtiyacı var.
eğlence kaynağı olarak çocuk yapma hakkını kendinde görmek; naif bir duygu gibi görünse de aslında vahşettir. vas deferensinizi dağlatmadıkça kötü biri olmaya devam edeceksiniz; yıkın rahim duvarlarınızı...
doğurmak eyleminin mide bulandırıcı kısmı da göz ardı edilirse hoş olabilir, yapım aşaması zaten hoştur fakat yaşanılan hayatın yarısını henüz yabancı olan minik bir canlıya devretmek gerekir, bir bakıma yarım yaşamaktır.
insanların çoğu zaman egolarini tatmin etmek için yaptıklarıdır. çocuğu olmayan bir ablanın ben ölürsem evim kime kalacak diye üzüldüğünü görünce anladım bunu. Ölünce geride kendinden bi parça bırakma isteği, malım mülküm benden olan birisine kalsın isteği, yaşlanınca bana bakacak biri olsun düşüncesi. Yüz yıl sonra dünyada içecek su kalmayacak deseniz de giderler inatla çocuk yaparlar. Velhasıl insanlar çok bencil.