bazen cesaretle aptallığın karıştırılmasıdır. bakamayacağı, ilgilenmeyeceği, çayıra salacağı halde çocuk yapanlar örneğinde olduğu gibi. o zaman hayranlıktan çok nefret yeşerir insanda.
yahu en azından bi tane yap be. ama yook beş on tane yapıp birine simit, birine mendil, birine bilmem ne sattırmak varken salakmısınız bi tane yapasınız. sal çayıra, biri kayırır belki.
ya hadi itiraf edin, çocuk yaparken ne mantıkla yapıyorsunuz??
cvp : minicik elleri olan, ufak bi canlı. hemde bizden bi parça.. dimi?
öyle değil işte hacı o işler. nietzsche'nin evlilik ve çocuk konusundaki söylemlerini seviyorum : "çocuk istiyorsun. güzel. ama hiç düşündünmüsen çocuk isteme hakkına sahip bir insanmısın??"
bunu düşünen yok hiç ciddi anlamda. hadi bunu geç, minicik el ayak düşünüyorsun da bakabilcekmisin bunu niye düşünmüyorsun hanzo??
o büyüyecek, kendi fikirleri olan bir birey olcak, bunu kaldırabilcekmisin? çünkü ben anneyim-babayım diye kendi fikirlerini zorla bir bireye mal etmek değildir anne-babalık!!
sonra bunun eğitimi var.adam gibi eğitim veremiceksen ne akla hizmet yaparsın?? çalışır didinirsin mal gibi bi gecekondu bırakabilmek için ölünce.lan salak onun yerine iyi bi eğitim ver kendine şato alır, senin kıçı kırık gecekonduna mı kaldı??
kimsenin cidden ileriyi düşünerek çocuk yaptığını sanmıyorum ben, görmedim çünkü. ama biri çıkar "en az 3 çocuk" der. senmi yetiştirecen lan lavuk??
yapmayın etmeyin lütfen.o çocuğu siz dünyaya getiriyosunuz, o istemeden. bunu unutmayın..
neyse sinir kat sayım arttı, yeter bu kadar ***
(bkz: çok dertliyim be sözlük)
insanın temel güdülerinden birisi de çocuk yapmaktır. o yüzden doğal olan bu olaya hayran kalmak ya da şaşırmak gereksizdir. he doğan yavrunun kendisine hayran olmak olabilir.
öyle olsa * afrika'da kimse doğum yapmazdı. ya da kabile savaşı vs. olan herhangi bir yerde. ama neslin devamı için çocuk yapılıyor.
tabiki bakılacaksa yapılması daha makul. yoksa allah rızkını falan vermiyor.
dünyaya fani gözle bakan kişinin içler acısı düşünceleridir.
insanlar dünyaya bir sınav olarak gönderildi. insanın amacı, karşısına çıkan zorlukları ve güçlükleri yenmek, gerekirse savaşmak, gerekirse can vermektir. bunun için üremek şarttır. dünyaya gelen çocuğun geleceğini dert etmemekle beraber "rızık endişesine" düşmemek gerekir.
bundan 1000 yıl önce daha mı iyiydi? ev yok. çadır var, şehir yok, kabile var. düzen yok, savaş var. evet evet vahşi doğanın içinde ayağında converse olmadan çıplak ayakla çimlerde koşturuyorsun. üzerinde vakko takımın yerine zamanın şartlarına göre olan dandik giysiler var. götün donuyor. her saniye tepeden aşağı bir bölük asker sallanıp köyü veya kabileyi* talan edebilir, dağıtabilir, öldürebilir.
peki şimdi nasıl?
sıcacık evinde güzel giysiler ve sıcak yemekler için büyüyorsun. televizyonun, bilgisayarın, ipod'un vb. elinin altında. dışarıda savaş var, kargaşa var sana ne?
asıl böyle bir dünyaya çocuk getirilir.
edit: ben o converse giyip , kulağına ipod kulaklığını takıp dünya sikime, minare götüme bir tip değilim. bu yazdıklarım doğacak çocuklarımızın yaşam tarzıdır.