kaldırımdan yürürken bir ses işitirsiniz: abi
dönüp bakarsınız. 5/6 yaşlarındadır elinde boyundan büyük bir tartı. Kirli yüzünün altındaki masumiyet celbeder sizi; içiniz yanar. Aynı durumdaki binlerce çocuk aklınıza düşer. Vermiş olduğunuz 1 lira onu mutlu etmeye yeter. sizin içiniz hala buruktur ama. Bir süre öyle yürürsünüz.
gülümsemesi dünyalara bedel olan andır.ufak şeylerle sevinmek sadece onlarda vardır ve çocuklukta kalır.
o anlar hatırlanıp içimizdeki çocukta sevindirilir.
efendim her çocuk için durum aynı değildir. siz sabah sabah karlar altında taa yazdan verdiğiniz kardan adam yapacağız sözünü tutmaya çalışırsınız. üstelik eldivenleri de bulamamışsınızdır. çıplak elle uğraşırsınız karlarla. dört yaşındaki velet ise uzaktan bakar sadece. eline küreği tutuşturup, hadi tatlım biraz kar getir dediğinizde iki kez getirdikten sonra fırlatır küreği yoruldum ben diye. siz devam edersiniz. kömürlerinden havucuna kadar eksiksiz bir kardan adam yapmışsınızdır. sadece boy bakımından güdüktür biraz. ama o velet ne biçim oldu bu, bunun için mi bekledim o kadar dediğinde karın uyuşturduğu ellerinize mi yanarsınız, boşa harcadığınız saatlere mi, yoksa herkes gibi benim de normal bir yeğenim var düşüncesine mi bilemiyorum. velhasıl kelam her çocuk çocuk değildir. daha doğrusu her çocuk çocuk ruhlu değildir. sanıldığı kadar kolay sevindirilemez.
hiçliklere rağmen mutlu olmayı bilen öğrencilere sahipseniz onları sevindirmek çok kolaydır. yasıtlarına verilebilecek hediyeler bilgisayar, bebek vs iken siz ona ayakları ıslanmadan okula gelebilsin diye bot hediye edersiniz. gözlerindeki mutluluk sizi dünyanın en hafif insanı yapar.
ertesi gün ayağında botlarını göremeyince neden giymediğini sorduğunuzda ise alınan cevap insanı bi kez daha derinlere götürür.
-öğretmenim yollar camur olduğu için giymedim.(giymeye kıyamaz * )
çocuk sevindirmek insanı hayata bağlayan en sıkı ve en kolay bağdır.
hayatında yapbozla karsılasmayan 2.sınıf öğrencisine öğretmeni yapboz hediye eder. öğrenci cebindeki harclığı yapbozun karşılığı olarak öğretmenine vermek ister. öğretmen ona ödünç verdiğini para karsılığı olmadığını söyler. bi kaç gün sonra öğrenci kosarak gelir:
-öğretmenim defalarca yakıp bozdum artık alabilirsiniz. :)
hiçlik içinde olan bu öğrencilerin gönülleri tam tersine çok zengindir,çook.
Löseve üye olmanızı öneririm. Cidden gidip onları mutlu edebilirsiniz. Bu en basit örneği, bir çocuk yurduna gidebilirsiniz. Önemli olan niyet ise kolayca mutlu edebilirsiniz.
Çocuğu mutlu etme eylemi. Şuana kadar görmedim ki lunaparka gidip sevindirik olmayan bir çocuk. Malzemeler: Bir adet çocuk, bir adet lunapark. Sonuç: gözlerinde görülen mutluluğu hissetmenin verdiği tarifsiz duygu.
Çocukları çok severim. Bir gün sıhhiye metrodan çıktım işe gidiyordum. Karşıdan da elini uzatmış insanlar çak bi beşlik yapsın diye gelen bir ufaklık var. Kimse pas vermedi çocuğa. Yanımdan geçerken ben karşılık verdim. Yavrum o kadar mutlu oldu ki.
Çocukları mutlu görünce mutlu oluyorum. Çok kötü bir özellik bu biliyorum ama bazı çocukları da bir türlü sevemiyorum ilk görüşte.
hani o gözlerindeki o parlaklık o ışık oluyor ya hani...
işte diyorum ya. işte bu bile başlı başına yaşamak için bir sebep. bütün bu kirli dünyada gözü ışıyarak bakan bir çocuk. gözünde parıltı, çocuk yüreğinde mutluluk....
hiçbir şey için yaşayamıyor ise insan sırf çocukların mutluluğu için yaşamalı. gerçi ülkemizde 3.5 yaşındaki çocuk tecavüz edilip toprağa gömülüyor...
Basit oldugu kadar guzeldirde. Bizlerin yaptigi en ufacik seyden bile mutlu oldugunu gormek. Gozlerindeki pariltiya safliga sahit olmak cok guzeldir. Elinden geldigi kadar cocuklari sevindirmeli herkes .