bu başlığa küfürle başlamak, rakının yanındaki balık gibi süper bir şey olacaktı.
allah'tan kibarım. kibar olmamda gerekiyor zaten. çünkü bu kızların geninde var.
yaşına başına bakmaz bu zilliler. şey pardon zilli dedim (bayanlar).
malesef böyle kişiler hepimizin arasında. kimimizin sevgilisi, kimimizin bacısı.
sadece ayar olduğumu ( çok özür, sinir olduğumu) belirtmek isterim
o kaltaklara (o kızlara diyecektim. ya gerçekten kusura bakmayın, sallanışları gözümün
önüne geldikçe sinirlerim geriliyor).
o koduklarıma tek bir lafım var. ( yeter lan tutamıyacam artık)
ulan hiç bir şeyden utanmıyorsanız, koca götünüzden utanın be.
yok götüm küçük diyorsanız, kazık kadar boyunuzdan utanın,
yok ben minyonum diye göt etmeye çalışıyorsanız, dibinizde sıra bekleyen çocuklardan utanın.
çocuk yok ki deyip hala ısrarcı davranıyorsanız, o salıncağın zinciri değilde,
demir direkleri var ya direkleri.. neyse ya susayım ben.
hani akşamları 2 üç bira içip parka giden emo tipli ergenler var ya,
ömrümü onları kovalamaya adadım.
ruhani yapı bakımından olgun ama yaşı bakımından hala çocuk denilen bir yaştayım. yıllardır oturduğumuz evin önünde de park var. bir gece saat üçü gösterirken can sıkıntısından inmiştim. biraz sallanayım dedim. salıncağa oturdum. önünde de çocuk kilidi var. öyle sallana durdum. sonra sıkıldım. kalkmaya çalıştım. evet çalıştım çünkü sıkışmıştım. bildiğin sıkıştım yani. allah'tan 15 dakika sonra tesadüfen arkadaşım geçerken fark etmiş beni. yanıma geldi. dedim kurtar beni. ilk 5 dakika izledi beni ve haince güldü. sonra acıdı bana. sağ olsun çıkarttı beni. olay olgun bayanda falan değil kalça meselesinde. ne işim varsa benim salıncakta. sonra kendileriyle aramıza mesafe koyduk. halbuki hala çocuğum ben.