çocuk parkında oynamanın insana öğrettikleri

entry21 galeri0
    1.
  1. bütün çocukların koşuşturmalarına inat 2-3 dakikadır hırslı gözlerini bana dikmiş, arabasına park yeri bakıyorken çıkmaya hazırlanan bir araba görmüş adam gibi sabırsızlıkla bindiğim salıncağın yanında duran çocuğun gözlerinin içine 'neden bekliyorsun' der gibi bakmaya başlamıştım. lakin bakışlarım onun bakışları altında eziliyordu, lafa girdi;

    çocuk-ne zaman ineceksin?
    f628-inerim birazdan, sen biraz tahterevallide oyna, ben söylerim sana.
    çocuk-*bekleyemem ben daha fazla in çabuk.

    çocuk kalbim rolantiden çıkmış maksimuma ulaşmıştı, korkmuştum, indim salıncaktan, iner inmez yerimi kapmış yüzünde ki hırs dinmişti, bana tahterevalli göz kırpıyordu...

    tahterevallide tek başına oturmuş birisinin gelmesini beklerken, bu parkta her gün görmeme karşın bir türlü sevemeyip beraber oynamak istemediğim çocuğun bana doğru geldiğini gördüm fakat ağzımı açmadım zira tahterevalli yükselmek için başkasına ihtiyaç duyduğun iki kişilik bir oyuncaktı...

    uzaktan bakınca tam bir takım gibi gözükmemize karşın ikimizinde birbirini sevmediği arkadaşımla bir kaç dakika tahterevallide oynadıktan sonra yine dibime gelip kalbimin atışlarını hırslı bakışları ile değiştirmişti az önce beni salıncaktan kovan çocuk, 'ne yapman gerektiğini biliyorsun' der gibi gözlerimin içine bakarak lafa girdi;

    çocuk-ne zaman ineceksin?
    f628-şimdi iniyorum...

    tahterevalliden indikten sonra kaybolmaktan korktuğum için ben parkta oynarken bankta oturmak zorunda kalan anneme dönüp seslendim;

    f628-anne hadi gel, kaydıraktan kayacağım tut beni.
    anne-tamam oğlum geliyorum.

    yönümü kaydırağa doğru döndüğümde başka bir çocuğun daha kaydırağa yöneldiğini görüp koşmaya başladım zira oranın sahibi ben olmalıydım. kaydırağa bir adım önde varıp merdivenleri çıktığımda arkamda kalan çocuk kazağımdan çekip dengemi bozdu, tutunamadım, düşüyordum, 'acaba ne zaman yere çarparım' diye düşünürken annemin kollarında buldum kendimi.

    ****

    güneşten omuzları solmuş siyah gömleğimi giyerken ''anne sen de gelsene şirkete'' diye bağırdım odamdan mutfaktaki valideme . mutfağın kapısından kafasını uzatıp ''ne yapacağım oğlum ben şirkette'' diye şaşkın bir soru yöneltti. ''oturursun'' dedim ikna olmadığına kanaat getirince ''hem sen olmayınca korkuyorum ben'' diye ısrarıma devam ettim. ''bu yaşta ne korkması oğlum, neyden korkuyorsun'' dedi ''düşmekten'' diye cevapladım. mana veremedi annem kelamıma ''düşmek???'' dedi. belli ki ikna edemeyecektim annemi...

    ****

    iş hayatı birer oyun parkı ise iş arkadaşlarımız o parkta oynayan çocuklardı bizim için; bazen bir yerlere geliyorduk ve etrafımızda oradan inmemizi,düşmemizi bekleyen iş arkadaşlarımız bize hırsla bakıyor oradan çekildiğimiz anda yerimiz kapılıyorlardı. bazen tahtaravallide ki gibi uzaktan bakınca takım çalışması gibi görünse de karşıda ki arkadaşımızı sevmiyor, sadece ona ihtiyacımız olduğu için beraber çalışıyorduk, daha yüksek bir oyuncak,mevki gördüğümüz zaman diğerlerinden önce gitmek için koşuyor önde olsak bile bir tekme,omuzla aşağı düşüyor yere çakılıyorduk. iş hayatı ile oyun parklarının tek farkı buydu, düşünce tutanımız olmuyordu.
    23 ...
  2. 2.
  3. mahalle aralarında oynayan çocukların başka yerde öğreneceği şeylerdir.
    1 ...
  4. 3.
  5. salıncağa oturmalısın, ayakta pek hoş şeyler olmaz.
    1 ...
  6. 4.
  7. 5.
  8. oyunun en zevkli yerinde çişini yapmak için eve gitmezsin ve altına işersin. imdadına parktaki kumlar yetişir.**
    2 ...
  9. 6.
  10. medeni cesaret geliştirir ilk defa gördüğüm biriyle rahat ve akıcı bir biçimde tanışabiliyorsam bunu küçükken çocuk parkında salıncak sırası bekleme borçluyumdur.
    0 ...
  11. 7.
  12. salıncakta çok hız yaparsan o salıncak bir müddet sonra tersine döner ve zincirler kördüğüm olur.
    0 ...
  13. 8.
  14. salıncakta sallanan etekli kıza çaktırmadan bacaklarını kaldırmasını beklemek.
    1 ...
  15. 9.
  16. salıncağını kapmaya gelen çocuğu döveceksin felsefesiyle ortaya çıkan hakkını yedirmemektir .
    1 ...
  17. 10.
  18. eğer zayıf bir çocuksan*, hiç bir zaman o tahterevalliden zevk alamayacaksındır.
    2 ...
  19. 11.
  20. çirkefliği öğretmiştir ve hatta dostluğu taraflılığı göstermiştir. kısaca hayatın en temelini öğretir.
    1 ...
  21. 12.
  22. eğer salıncakta bir arkadaşını sallıyorsan kesinlikle salıncağın altına eğilme yoksa mazallah başın delinebilir.
    1 ...
  23. 13.
  24. hiç bir zaman salıncakta sıra sana gelmez.
    0 ...
  25. 14.
  26. evden çıkarken tuvaletini yapmak.
    0 ...
  27. 15.
  28. şüphesiz ki; hiyerarşi.
    muhtemelen her çocuk parkında bulunan zincirden oluşturulan duvar; parkın en güçlü kuvvetli çocuğunu belirlerdi benim zamanımda. kimi üç zincirde kesilir, kimi tur bindirirdi ötekilere. o çocuk ki bir umarsız bakış atar etrafına, efendime söyleyim küçük dağları ben yarattım tavırları.** garibim biz de ezilir büzülürdük.
    teteey ama şimdiki çocuklar öyle mi al coistiğini ver coistiğimi.**
    biz ki; o iktidar mücadelesini bileğimizin hakkıyla düşe kalka kazanırdık.*
    0 ...
  29. 16.
  30. çocuk parkı deyince aklıma gelen ne salıncak ne de tahterevalli. bizim zamanımız da dünya dediğimiz demir çubuklardan oluşan içerisinde bir merdivenle en tepesine çıkılabilen yuvarlak biçimli bir alet vardı. şimdi özellikle yeni yapılan çocuk parklarında göremiyorum maalesef. biz onun üzerinde 3-4 kişi ebelemece oynardık. bana kazandırdığı ilk şey yükseklik korkusu diye bir olgunun hiç bir zaman farkına varmamış olmam. gerçi biz oynarken 1-2 arkadaş aşağıdan bizi izlerdi demek ki onlara kazandırmış.* bir de yine aynı alette yarasa duruşu da yapardık. biraz daha uğraşsak belki de jimnastikçi olurduk. tehlikenin farkında mıydık değil miydik bilmiyorum ama yine de güzel günlerdi.
    1 ...
  31. 17.
  32. salıncakta sallanırken annesiyle gelen çocuğun annesinin "biraz müsade et de kardeş de binsin" ricavari emriyle mecburen salıncaktan inmek zorunda kalmak. burada öğrenilen şey arkanda dayın varsa bütün kapılar açılır. yerine göre annen de olabilir.*
    2 ...
  33. 18.
  34. salıncağın arkasında durmamayı öğretti. *
    0 ...
  35. 19.
  36. statik elektiriğin can acıtabildiği.
    1 ...
  37. 20.
  38. yanında annesi olan çocuğun saçını başını yolma.
    0 ...
  39. 21.
  40. ancak salıncak belli bir yüksekliğe gelince sağlamlığını anladığın salıncak direkleri.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük