hani bazen bazı şeyleri gündeme getirmek istemez, kadim dostlarınızın bazı zaaflarını görmezden gelerek tecavüze uğrayıp dangalak dalgaları yemiş bir kadın nasıl psikologlara gidip görmezden geliyorsa siz de görmezden gelirsiniz ama kadim dostunuzun yılların paltolu esamesi okunan bembeyaz kral adamı sizin hakkınızda en olmadık hani o yanlışlıkla muhabbet olsun diye anlattığınız olayları böyle millete yazı diliyle anlatırsa siz de bazı şeyleri ortaya dökme zamanının geldiğini anlarsınız ama yine de yazarken içinizde böyle hafif bir mahmut hocaya yakalanaN güdük necmi nasıl elini ağzına götürüp eyvah yandık mahcubiyeti yaşarsınız.
okulda harika bir karizmanız olduğunu zannederek en kadim dostunuz belalı kahverengi deri ceketli kaslı ve psikopat görünüşlü, obama lokumu dalgalı, adamın serveti fünununu s.ken dostunuzun perdeleri altına sığınarak hocalarınıza karşı gelir, buraların ağası benim ulan adamın tillanı skeriz herkes aklını başına alıcak ulan diyerek sağa sola sanki delikanlıymış ayağına yatarsınız. ve bir gün gelir çatar ki kadim dostunuz "kara" eski özel harekatçı bu dağları biz hey hey türkülerü söyleyen deri ceketli dostunuza güvenerek fikirtepelilere bulaşırsınız. yani aslında maksadınız delikanlılık değildir, çünkü hiç kendi başınıza delikanlılık yapmamış, sürekli dostunuz sayesinde "bir yerlere" gelebilmişsinizdir. dostunuz artık sizin elinizden tutan bir veli, size sopa atan çocukların kulağını çeken kahraman bir baba gibi olmuştur.
siz de artık ben büyüdüm ve kendi kararlarımı kendim alabilirim tarzında düşüneren kase kafaya sataşırsınız. yani fikirtepelilere. kadim dostunuz yanınızda yoktur ve başınız gerçekten büyük beladadır. sizi ulu orta çekiştirirler, yakanızdan tutup silkeleyip sağa sola fırlatmaya çalışırlar ee ne demişlerdir fakiri dövme yakasını yırt, o zaten kendi ağlar...
neyse sonra orda kırtasiyecinin önünde birkaç yüz kişi sizi dövmeyi, deliler gibi gebertip kaydıraktan kaydırıp salıncağın demirlerine polat'ın iskender'i astığı gibi sallandırmayı bekliyordur. üstünüzde palto, altınızda hiçbir şey yok, önce g.tünüzü şaplatıp sonra asacaklardır. bir anda siz delikanlılık yaparken yanınızdan ayrılmayıp her daim arkanızı toplayan kadim dostunuz yanınızda belirir o efsanevi deri ceketliliğiyle. siz de ondan güç alıp yürüyün lan parka dersiniz, şaka şaka onlar size der çünkü siz her ne kadar delikanlı sansanız da kendinizi o kadar g.t yoktur sizde. sizi parka götürürler ve orda sosisci dayının önünde delege delege y.rraklarına yan basmışsınızdır. ilah dalgalı kase kafa sizi kumpas köpeği dalgasıyla basmak için hazırlanıyordur. parka gidersiniz ve bir anda genç samet size tokatı yapıştırarak o yılların şallı kaşarı ve okulun kızları önünde hacamat dalgasıyla yere serer. kırmızı şapkasıyla gayette karizmatiktir. kadim dostunuz bıçak çekseler hemen sopayı çıkartıp saldıracaktır ama o da çıkarmaz. çünkü siz kuru delikanlılık ayağına kuru kuru gitmişsinizdir.
o yılların s.kerim lan dünyayı paltolu imajı, sanki adammış gibi dolaşan tavırlarınız yerle yeksan olmuştur. tabii ki o kadim dostunuz olmasa daha pahalıya patlayacaktır bu olay size. okulun son senesine kadar zenci gavur dağı dalgası gibiyken son senesinde messi'nin terli pipisine dönmüşsünüzdür. artık kadim dostunuz da sizin ne olduğunuzu bilip yanınızdan ayrılmaz pek. siz de zaten öyle kuru delikanlılık yapamayacak hale gelip, o paltonun hakkını veremeyeceksinizdir. öyle maltepe sahile doğru inerkenki mağazalarda pahalı palto bakmanıza da gerek yoktur zaten. çünkü öyle pahalı ve karizmatik paltolar, güzel deri ceketler sadece delikanlı adamlara yakışır. bunu acı bir tecrübe yaşayarak edinmişsinizdir. bundan sonra artık tafranız ya emlakçıya, ya yöneticiye ya da apartmanın gariban komşularına söker.
