içine her şeyin çok rahat sığdırıldığı, dünyaları koysanız dolduramayacağınız uçsuz bucaksız umman, çok çabuk kırılabileceğini gözardı etmemek gerekir.
en temiz kalp olmasına rağmen hastalıkların sıkça ziyaret ettiği kalptir.
çocukken yapılması gereken operasyonlar ve ameliyatlarla düzelme ihtimali olan kalp hastalıkları http://www.ckv.org.tr/ vakıflar tarafından desteklenen projeler bu hastalıkların bir az bile olsa etki eder.
Edmondo de amicis'in yani çocukluk aklımla edmondo amcanın okuduğum ilk kitabıydı.
Bu kitabı okurken sıkılan çocuk olmuş muydu hiç acaba.
Ben de hala 1980lerden bi basımı duruyor annem almış çocuklarım okur diye, ben de minik kütüphanemin en tepesine koydum gazeteye de sardım ki yıpranmasın... çocuklarım da okuyacak ve çok sevecekler. Her kitap iz bırakmaz bu bırakan kitaplardandı..
zamanında ilkokul öğretmenimizin bizlere okuduğu kitap, yazarı; Edmondo De Amicis
ÖZETi
italya da bir mahalle okulunda 3.sınıfa yeni başlayan Enrico yeni öğretmeniyle tanışınca ilk başta hoşlanmaz. Eski öğretmeninin o güler yüzünü hatırladıkça üzülür fakat daha sonra yeni öğretmeninden hoşlanmaya başlar. Birgün Robetti adında bir çocuk okula giderken bir çocuğun atlı tramvay yolunda düştüğünü görür. Çocuğu kurtarırken kendi ayağı atlı tramvayın altında kalır. Bunu gören Enrico üzülür. Başka bir gün Enriconun sınıfına Calabriali bir öğrenci gelir. Öğretmen sınıfla kaynaşmasını sağlar.Uzaktan gelen bu öğrenciye iyi davranılmasını ister. Yine günün birinde annesi ve kız kardeşi ile yoksul bir kadına çamaşır götüren Enrico kapıyı açan kadını görür ve içeride sınıf arkadaşını görür. Babası olmayan crossi bütün zorluklara rağmen karanlık odada dersini yapmaya çalışır. Bu duruma üzülen Enriconun annesi para yardımında bulunur. Kitabın sonlarına doğru Enrico annesine saygısızlık yapar.Bu olaya üzülen anne ve babası Enricoya nasihatlarda bulunur
bu kışın sonlarına doğru, istanbul sokaklarında, gecenin ayazında tanıştığım; ne demek olduğunu gerçek anlamıyla ilk o zaman öğrendiğim kalptir.
6-7 yaşlarında küçük bir kız çocuğu gördüm, ne yazık ki yere oturup avuçlarını kaldırmış bir vaziyette idi. bu kız, içinde bulunduğu perişanlığa rağmen etrafa gülücükler saçıyordu. nasıl oluyordu da bir insan; hiç hak etmediği bu kötü durumda iken, karnı aç, üstü başı pis ve üstelik de basbayağı çok üşüyor iken hala daha gülümseyebiliyordu? cevabı basitti: çocuk kalbi. her şeyi bağışlayabilen, etrafa sevgi saçan, küçük, küçücük şeylerden bile mutlu olabilen o ruh.
aynı çocuk yerde otururken neredeyse kendi boyuna gelen bir sokak kedisini kucaklamış ve bana sanki dünyaya dair çok önemli bir sırrı göstermişti. o an bu sokak çocuğu kendisi gibi sokaklarda yaşayan sokak kedisini çağırıp severken, şüphesiz başka hiçbir şeyi düşünmüyor, umursamıyordu. adeta tüm bu felaketlere inat, her şeyi unutmuş gibiydi. yanından geçip kendisine bakan insanlar ya da kedinin kirli olup olmaması onu hiç ilgilendirmiyordu. ve mutluydu. sadece bir kediye sevgisini gösterirken bile mutlu olabiliyordu. bu insanlığı aşan bir şeydi. bu gerçek sevgi, saf sevgi, çocuk kalbi ve bu, bu her şeydi.
Şu hayatta nadir güzelliklerden olup bir o kadar da çabuk zarar gören hassas şeylerden biri. Tabi çocuk kalbinin bu durumu, çocuk kalpli insanların da handikabı.
Onlar bir kere kırıldı mı, ömrü hayat boyunca telafisi olmuyor ne yazık ki.
Ama ne yazık ki kıran da kırılmış önceden. Paradoks gibi, aynı döngü.
Okumayı yeni öğrendiğimde okuduğum kitap. 5 yaşında falandım. Şu an konusunu hiç hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey kitabı bir günde bitirip salya sümük ağladığım.