Evlilikte cocuk istemeyen erkek, çocuk istemeyen kadınla beraber olmalıdır. Ve bundan emin olmalıdır. Bir tarafın isteyip digerinin istememesi iliskiyi bitirir. Yoksa isteyip istememek zaten normal bir durumdur.
Zalimliğin, haksızlığın, hayat mucadelesinin, boşanmaların zirveye ulaştığı bu dünyaya çocuk getirmek bencilliktir. Çocuğa yapılacak büyük bir kötülüktür. Varsın soyum devam etmesin. Nooolur ki!?
Bunun yerine kimsesiz bir çocuğa gönülden annelik babalık etmek daha doğru olur.
Evlenmeden once konusulmasi lazim diyecegim ama o zaman da cocuk sayisina karar veriliyor mu nasil muhabbetler donuyor cok asina degilim.
Esas anlatacagim bir arkadasimin esi bu erkeklerden bir tanesi. Cocuk istemiyor. Arkadasim da deli gibi cocuk seviyor. Bir defasinda kirmamaya gayret ederek istemedigini bilmiyor muydun onceden diye sormustum. Guya evlenmeseydin o zamana getirecegim mevzuyu. Biliyordum ama bu isler oyle olmuyor demisti bana. Ustelememistim ben de. Hala deliriyor cocuklara. Iyi de anlasiyor. Bense uzaktan izleyip bir miktar uzuluyorum.
Ortak beklentilere sahip olmak onemli sanirim. Allam cok fazla parametre var uyusmasi gereken. Nasil denk getiriyorsunuz da evlenip mutlu oluyorsunuz aklim almiyor.
haklıdır.
hele ki tüm birinci ve ikinci dünya ülkelerinde olduğu gibi türkiye' de de boşanma oranları çok arttı.
artık kollektif değil individual yaşıyoruz kuzum.
ben sosyolog değilim ama dediğimi destekleyecek birkaç madde sayacağım.
eski zamanlar ( -1970 doğumlular ):
* insanlar genelde tarlalarda, köylerde veya kasabalarda yaşıyorlardı.
şehire göç hiç bu kadar değildi.
ve genel olarakpastoral hayatın kurallarıyla yaşayan nesiller oldukları için, 20 yaşına varmadan çoğu kişinin 1 çocuğu kesin
olurdu.
* eğitim seviyesi çok düşüktü.
* insanlara eğik boyunlu olmak öğretiliyordu.
* çoğu ülkede evlilik toplumsal baskıdan dolayı zorunlu hale gelmişti.
yeni nesil ( +1970 doğumlular ):
* insanlar yavaş yavaş şehirlere göç etmeye başladı ve köy yaşamının getirdiği baskılar en azından % 20 daha azaldı.
* eğitim seviyesi yükseldi.
* yaşam süresi uzadı ve elalem yerine " sen! " kavramı öğretilmeye başlandı.
herşeyden önce senin canın, senin sağlığın, senin eğitimin vb.
doğal olanda buydu zaten, ama insanlar bu yüzden daha geç olgunlaşmaya başladı ve kendini düşünür oldu.
* birinci dünya ülkelerinde sadece aile kurumu olaraktan değil, birçok konuda reformlar yapıldı. refah seviyesi daha da yükselince artık millet " ne kadar para koparabilirim? " derdine düştü.
bu tabloya bakınca haklılar.
iki gün sonra ayrılacağın bir insandan çocuk yapma çok saçma..
Günümüz şartlarının akıllı erkeğidir. O'nu korkutan birşey olmayacak, asla ve asla düşüncelerin altında ezilip kudurmayacaktır. Kendisine ayıracağı yığınla zaman olacak, hayatın tadını daha güzel çıkaracaktır. Yani kısacası kolunu makineye kaptırmamış olacaktır.
henüz anne olabilecek vasıflara sahip bir kadın bulamamıştır. bir kadını o kadar sevememiştir. bu yüzden aile olmayı istemiyordur. ailenin temeli olan çocuğu da. kimileri buna zamanı gelmemiştir der. aslında doğru yer, doğru zaman, doğru kişi üçgenini oluşturamamıştır.