dağdaki bir çobanla, herhangi bir alanda profesör unvanı almış olan biri oy vermede eşittir ve öylede olmalıdır. ancak gelecek tayin etmede, türkiye'ye yön vermede, aydınlanmamızda vs. asla bir değillerdir ve olamazlarda. gerçekçi bakmak gerekir olaya ve burda duygusal davranmanın manası yoktur. bu sebepten bu düşüncede olanlara katılmamaktayım.
"benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi?" lafının sahibi sanıldığı gibi aysun kayacı değil, necip fazıl kısakürek'tir. aysun kayacı bilerek veya bilmeyerek tekrarlamıştır.
necip fazıl'ın bu demokrat görüşlerinden feyz alan salih mirzabeyoğlu, "başyücelik devleti" adlı anıt eserinde(!) ideal islam devletini tanımlamıştır. sanırım kitabın adı içeriği konusunda yeterli fikir veriyor...
insanın hangi konumda olursa olsun beynini geliştirmeye bakacağını gösteren durumdur. bunun bir örneği de üniversite öğrencileridir. üniversiteyi nasıl kazandı dedirtir millete bazı öğrenciler. yani bilgiyi ölçütlerle sınırlayamazsınız. sınavla bir yerlere gelmekle bilgili olunmaz. bilgili insan bilgiden de bilgi türetebilen insandır. bilginin patikalarından başka bilgiler elde etmektir.
Zihin bulandırmadır. Çobanın yaptığını profösör yapmaz, proförün yaptığını çoban yapmaz. iş bölümünden müteşekkil bir hayatı paylaşıyorsak, medeni her insanın birbirine saygı duymasız, terbiyesizlik yapmaması lazım.
Salak sacma bir tespit. Bir coban profesör gibi para alabiliyor mu? Ayni saglik sigorta ayni hastaneye gidebiliyor mu? Cocuklarina daha iyi bir egitim vermesi kolaymi?(gördügün gibi pek eşit degiller gibi)
Ama sen mahkeme önünde herkesin eşit olmasini istiyorsun (ki öyle olmali, yok yani katil veya hirsiz profesör yada coban olursa degisik ceza mi verilsin). Mahkemede eşitlik istiyorsan o mahkeme icin yapilan yasalari yapan parlamentoyuda herkesin eşit şansla secme haki olmasi lazim. Yani sadecd milletvekil secmede esitlik isteniyor.
