bu konu da bir çok rivayet vardır. bir tanesini de ben anlatayım.
devrin peygamber' lerinden hz ibrahim nemrud'un kızına aşık olur. buna sinirlenen nemrud urfa ve civarında ki bütün odunları toplatarak çok büyük bir ateş yaktırır.
bu arada bir avcı vurduğu ceylanı pişirmek için ateş bulamaz. evde bulunan isot karabiber ve bazı baharatlara bulgur, soğan ve çeşitli yeşillikler katarak yoğurunca çiğ köfte ortaya çıkar.
devamını merak ediyormusunuz? hadi anlatayım.
nemrud, yaktığı ateşe şuan da hala yerin de duran urfa kalesinin üzerin de ki iki mermer sütunu mancınık olarak kullanarak önce hz ibrahim' i daha sonra kızı zeliha' yı bu ateşe atar. hz ibrahim'in düştüğü ateş suya, odunlar balığa dönüşür ve balıklı göl ortaya çıkar.
sonra kızı zeliha' yı aynı mancınık yardımı ile ateşe fırlatır. onun düştüğü ateş de suya, odunlar balığa dönüşür. bu suya da aynı zeliha halk arasın da'' anzılha'' gölü adı verilir.
devam edelim. çünkü bütün olaylar birbiriyle bağlantılıdır.
hz ibrahim ölünce allah bir sineğe nemrud'u öldürme görevi verir. sinek nemrud' un kulağından girerek beynini kemirmeye başlar. bu acıdan ne yapacağını bilemeyen nemrud, iki adamının eline altına keçe takılmış tokmak vererek; vur anlamına gelen '' ur'' deyince uracaksınız '' vuracaksınız'' der. bundan sonra '' vur'' yerine '' ur'' diyeceğim;
nemrud'un beyni kaşınmaya başlayınca adamlarına '' ur ha'' der ve adamlar vurmaya başlar.
nihayetin de dayanamaz ve ölür.
'' ur ha'' kelimesi çocukların dilin de tekerlemeye dönüşür. o kadar çok kullanılmaya başlamıştır ki adeta halkın diline pelesenk olur.
daha sonra ur ha, urfa' ya dönüşerek şehrin adını alır.
