giydiklerinden konuşmalarına kadar ustalık sergileyen oyuncuların hatta kahvedekilerin bile alkışlanacağı filmdir. o zamanlar oyuncu kahveleri denilen yerler vardı. tahminim orası da bir oyuncu kahvesidir. yada kıraathenesidir.(laf sokmaya çalışanlar için açık yok efendim)
geçenlerde tv'de rastladım. arada gidip bakıyodum tv'ye. sonra oturup kalkmaktan yoruldum ve izlemeye karar verdim. ben ilyas salman, şener şen, ayşen gruda gibi oyunculara rastlamadım. ilyas salman'dan her ne kadar şimdilerde hazetmesem de adam oynamış. eline su dökülmeyecek oyunculuk sergilemiş. vaktinde. özellikle arabasının parçalarını saklayan şakir'in kapısının önünde haykırırken tüylerinizin diken diken olmasına engel olamıyorsunuz.
tam bir efsane olmuş filmdir. şu iki repliğe her zaman bayılırım.
i. salman : bi dakka. ıgh mıgh ferdi tayfur seviyorsun mu?
pembe mutlu : seviyorum.
i. salman : taksim film artist sinema hani oynatıyorlar beraber şaapak mı? gidek mi?
pembe mutlu : .......???
i. salman: nazli! noldu şimdi geliyorsun mu?
pembe mutlu : bu ne?
i. salman : ayakkabi!!!
pembe mutlu : o değil üzerindeki ne?
i. salman : haa o çiçak. ben yaptım. güzel mi?
pembe mutlu : bu paçaları içine sokman şart mı?
i. salman : istersen düzeltirim. istersen kendimi şu suya bile atarım.
ayrıca çapkın ayşen gruda'nın odaya girdiğinde ilyas salmanın -noluyor lan diyişi, ihsan yücenin çiçek abbas kızı son anda nikahtan kaçırırken şener şenin kıçına tekme atması hatırımda kalmıştır.
teknik yetersizlikten dolayı bir sahnesinde, slow motion efektinin oyuncuların bizzat kendilerinin yavaşlatılmasıyla sağlandığı, filmde mekân kavramının ustalıkla kullanıldığı pek şahane film.
--spoiler--
ne diyem? meselaaaa... mahmut mu diyem?
--spoiler--
ilyas salman'dan çok şener şen'in ön plana çıktığı kült bir filmdir. bir çok repliğiyle insanı her daim güldürmeyi başarır. özellikle şener şen'in yavuklusunu dolmuşa atıp
- anam sen aşk nedir bilmez misin? deyip eliyle dikiş işareti yaptığı sahneyi unutmak mümkün değildir.
şakir in minibüste basılmasından sonra tepeden durağa yürüyene kadar palavralar atar ama nazlı inanmaz. bütün duraktakiler bunlara bakarken araya abbas girer.
abbas: nazlı! bi dakka beni dinle. (Bağırarak) yıkma bu yuvayı. Affet bu herifi. Bi ineklik etti.
şakir: Yavaş ulan herkes bize bakıyor.
abbas: Yahu bu herif seni sevdiği için hergün arabaya karı atıyordu... tamam. hayvan oğlu hayvandır, itin tekidir ama olsun *
şakir: Ulan sus rezil ettin beni. nazlı sen bakma abbasa..
patrona kızıp ona rakip olan masum bir garibanın hüznü çöker izleyicinin üzerine. belden aşağı vuruşların acımazlığında yolda kalışların, kaybetmenin kıyı şeridinde gezinmelerin hikayesidir çiçek abbas ama aynı zamanda ümidin asla solmayan çiçeğidir. gerçek hayata inat mutlu sona koşar.