Korku geçmez, sadece bastırılabilir. Misal; köpekten hep korktum. Şimdi korkmuyor gibi davranmamın tek sebebi büyümüş olmam. Ne de olsa büyükler hiçbir şeyden korkmaz, öyle değil mi? Bence yanılıyoruz: Aslında korkularımız bizimle birlikte büyüyor. Dün birdi, bugün ikiye üçe hatta beşe katlandı. Güya hayatla dalgamızı geçiyoruz. Peh... Gerçek şu ki; dünyanın yalancı yegâne varlığıyız. Tek perdelik öyle sakil bir oyun oynanıyor ki; ütopya dediğimiz ne varsa hepsi gerçekleşebiliyor. Bizler de niyeti bozmuş Ayşen Gruda'nın odasına girdiği ilyas Salman gibi donup kalıyoruz. Ağzımızda tek kelime: N'oluyor lan!
- ee'si şu canım; minibüsü verirken de söyledim kıyıda köşede paran yok, zengin baban yok, parası olmayana kim borç verir?
+ çalışırım muavinlik yaparım, hamallık yaparım.
- hah olmaz abbas babam, bunlarla ancak karın doyar. motor yok, tekerlek yok. hiç hamallık yaparak minibüs alan adam gördün mü? hı?
+ necdet abi, çaresiz kalmışım. ne yapacağımı şaşırmışım. bu yetim hakkıdır necdet abi.
- ben yetim hakkı yemiyorum ki. yalnız sen değilsin. şurada bonosunu ödemeyen bir sürü şoför var. ben mi batayım abbas? ha ?
+ vur abi. nolur, bu kaçıncı? ben anamdan doğdum doğalı ensemden tokat eksik olmadı.
- bak abbas; protesto oldun, mahkemeye versem sürünürsün. atarlar içeri. ben sana iyilik ediyorum. minibüs zaten benim üstümeydi. şimdiye kadar ödediklerin ancak dört teker parası eder.
+ ulan felek. kahpe misin değil misin bilmem ama benden yana değilsin. kör olasın.
izleyin lan, bir minibüs alıp onu çiçekle donatinca sevdiği kızı da alacağına onunla çok mutlu olacağına tüm dünyanın çiçeklerle güzelleşeceğine inanan bir saf var filmde.
repliği ile hatırladığım şener şen'in efsane oyunculuk sergilediği sinan çetin'in (ne alaka bilmiyorum; ama kendisini sevmediğimi de özellikle belirteyim) yönettiği ilk film.