şöyle ki; bir gün arkadaşımla gezmeye çıktık. ve yorulup deniz kıyısında bir cafeye oturduk.
çayımızı yudumlarken benim gözüm yan masadaki orta yaşlarda, kumral, mavi gözlü ve tıpkı filmlerdeki gibi evcimen yakışıklı adama takıldı. bu bir yabacı turistti ve yanında on iki yaşlarında bir çocukla ilgileniyordu.
ben bununla göz banyosu yaparken arkadaşıma da haber verdim ki o da nemalansın bu allah vergisinden. derken bir süre sonra bunlar kalktılar. o kalkışla göz menzilimize o cennet meyvesinin karısı girdi. ve ben kendimi intihar etmek için tam denize atlayacakken zor tuttular beni. batsın bu dünya amk.
haggatten hiç ayarı, adaleti yok bu çarkına ot tıkadığımın dünyasının. onu da allah yaratmış, aşağılamıyorum da hani davul bile dengi dengine çalardı? yok anam babam, yok güzel kardeşim, öyle bişey yokmuuuş bizi kandırmışlaaar. sen kimi kandırıp kafalayabiliyorsun o karmııış, aslolan buymuuuş. bunu o gün anladım.
lan adam hem feci yakışıklı, hem sadık. bizim erkelerden olsa sağa sola kayar amk adamının gözü. yok anam bu adam eşi ve çocuğundan başkasına bakmadı bile ki karısının yüzüne bakılacak tipten biri de değilken.
hülasa, bir erkek eğer cennete gidecekse bu dünyada eminim o biri bu adamdır. o cennette olmak ümidiyle...