burada pollyannacılık oynamaya gerek yok.
çirkin bir erkek olarak şöyle söyleyeyim:
çirkin biriyseniz,kızlar hakkında pek şansınız yoktur,sevdiğiniz kişinin sizi sevme ihtimali çok azdır,hele sevdiğiniz kişi biraz da güzelse sizi adam yerine bile koymaz.
berkecan,kıvanç vs. geldiğinde-konuşma bile değil,sadece yanlarına geldiğinde- direkt sırıtmaya başlayan kızlar siz yanlarına geldiğinizde yüzünüze bile bakmazlar.
sanki çirkin olmak sizin suçunuzmuş gibi davranırlar,lan sanki biz istemedik brad pitt olarak doğmayı.
neyse işte trip mrip demesinler diye uzatmıyorum,yakışıklı olanlar pek anlamaz zaten yazdıklarımı,ama çirkinler anlar.
kime göre, neye göre uruspu çocuuuuu! ühühühühühüüüü! ben çirkin değilim hem, diğer bebeler çok yakışıklı amına koyim.
on gün ya da iki hafta kadar önce. akşam yedi civarı. yağmur yağıyor ankara'da. işten çıktım, meşrutiyet caddesi'ndeki otobüs duraklarına doğru yürüyorum. ofisten oraya kadarki mesafe beşyüz metre falan vardır. güzel ıslandım yani. neyse, vardım durağa. o saatlerde sıra anasının amı gibi olur zaten. bilen bilir! muck.
neyse. geçtim sıraya, önümü de döndüm yola karşı, aşağıdan gelecek olan halk otobüsünü bekliyorum. yağmur yağıyor yalnız hâlâ. ben de hâlâ ıslanıyorum falan, ortam süper. ıslak ve seksiyim. aslında alakam yok ama ben öyle sanıyorum kendimi. sabah evden çıkarken halacığımdan nasıl bir gaz aldıysam, hâlâ tam salamamışım amına koyim. derken yanıma şemsiyeli bir kız geldi. güzelce bir şey. yüzü akça pakça. karizmatik görüneyim diye önceden sardığım sigarayı çıkardım tabakadan, zippo kibritimi de çaktım, tüttürüyorum gözlerimi kısa kısa. belki saati falan sorar, ne bileyim, sırnaşır bir şekilde. tanış oluruz falan filan. ben yağmur yağdıkça sokak köpeğinden hallice bir hâl almaya başladım. kızın saati maati soracağı da yok.
siktiğimin otobüsü geledursun, otobüs sırasına bir tane de eleman dahil oldu. kızın yanına geçti. aslında arkasına, ama buradaki duraklarda adettir, yola doğru dönülür, dolayısıyla yanına geçmiş oldu. ben de o sırada önüme park etmiş olan arabanın camından bunları dikizliyorum. ıslanmayı da ihmal etmiyorum elbette bu arada.
derken, yanımdaki şıllığın içi cız etmiş olacak ki şemsiyesini hafif yukarı kaldırıp gülümseyerek yanındaki götleği dâhil etti kendi kuru alanına. götlek de teşekkür etti şıllığa. benim sigara bitmek üzere. zaten yağmurdan nokta nokta ıslanmış üzeri, bir sik anlamamışım, bir de üzerine bu olay.
eve vardığımda üzerimi değiştirirken halacığım kalorifer peteğinde havlu ısıtmış, onu verdi canı sağolasıca. kafamı kurulayayım için. çemen sürülmüş kızarmış ekmeği su bardağına doldurduğum çay eşliğinde yedim amına koyim. ne gam kaldı ne kasavet yemin ediyorum.
kimsenin ağzından düşürmediği o meşhur çirkin şansına sahip olmaktır. şansın yaver giderse paranın dibine vurur, sonra da bir estetik ameliyatla çirkinliği ortadan kaldırırsın.
yakışıklı veya güzel olup insan olmamaktan iyidir. günümüzde zaten önem verilen bir durum olmadığından para kazanın siz. gittikçe güzelleşeceksiniz. veya öyle diyecekler.*
çirkin güzel olmayan mı, çirkin hiç güzel olmayan mı.
aynaya bakınca bu ne çirkin ayna mı der çirkin adam.
kafka okur mu çirkin adam.
nasıl çirkin olunur,
bir kadının bakışlarında mı yazılıdır çirkinliğin tarifi,
çirkin daha çirkini görünce ne düşünür,
bilebilir mi çirkinken kendinden daha çirkini
kim tarif edebilir çirkini
hangi eksiklik ve/ya fazlalık çirkin olmanın sine qua non hali,
çirkin ama ne şirin, sevimli iltifat mı, yoksa kabülün etüd saatleri mi,
çirkin bir adamın kolunda bir afet görünce, hemen ön şart zengin adam hükmünü en son ne zaman verdin.
çirkinliğin tarihi var mı, dünyanın ilk en çirkini kimdir, en son en güzeli.
çaylak çirkin var mıdır, yoksa çirkin çirkinliğin ezeli-ebedi ustası mıdır.
yoksa varmışda kaç ay-yıl zaman geçmeli usta çirkinlik mesela.
çirkinliğinin acayip farkında ahmet haşim çirkin mi ölmüştür.
güzel ölü varmıdır, italyan usülü makyajsız.
öleyazken saçlarını taramayı düşünür mü güzel ve yakışıklı.
manikürcüye giden kadının tırnakları çirkin midir.
kadınlar niye ağda yapar, ağdalı ağdalı konuşurken, veya ağdalı konuşmak için mi ağda eylemi.
tüylümü tüylü bir ekek, karısını severken ağdalı bacaklarını, sorarsa nerede, kızın kara kılları, yoksa kılsızlık ağdalı güzellik, kıllılık ebedi çirkinlik mi, yoksa köse, kösemin bir uydurması mı?
askerliğin mıntıka temizliği aslında çirkin bir oyunun son perdesi, füg bile değil tocato bach ağlıyor.
hangisi ayrıcalık, güzel-çirkin?
çirkin görünce koştun mu aynaya, ayna ayna yalvarmalarında.
çirkinlik polaraid film midir şipşak, yoksa çirkinlik al şalda sırr mıdır, hınzır.
yoksa açığa çıkmamış utangaç tevekkül müdür çirkinlik, ne yapalım usul.
çirkinliğin diyalektiği ne anlatır size, içimiz bir hoş mu olur çirkin çirkinken, zıtların birliği kabilinden, güzel çirkinsiz olamaz farkedilsin diye George Politzer tesellisi.
yakışıklı bir erkek mi, çirkin mi tesettüre merak, gark.
kim yırtar peçeyi gözden ari örtüyü.
çirkinlik örtülür mü?
çirkin erkek çıplak, güzel kadın tesettür.
çirkinler siyahiler gibi midir beyazların aleminde misali hep inek, hep çalışkan veya, sportman.
güzeller hep fütursuz, megolaman. öyle midir be adam.
şimdi hassas bir konu, güzel ama iktidarsız olunur mu,
ve kadın neyleyim parayı gül cemali, olmayınca erkeklik şarkısı mı.
bak sona yaklaşırken son sorularımdan birisi çirkin hayvan var mı.
tabi bu kaç hayvan tanıyorsun buna bağlı, değil.
değil'i okumadan cümleye atladıysan, ve aklından çirkin saydığın hayanlar saydıysan, ne diyeyim iflah olmazsın, insan.
kumru, bukalemun, maymun hatta fil hortum, yılan bile hatta akrep belki yelkovan, arılar, kara sivri sinekler, kimbilir daha nice nahoş ama hoş hayvan-cıklar; sana hiçbir zaman aslında çirkinliğin ne olmadığını anlatamayacak, ki o zaman zaten güzelinde çirkinlik kadar bir efsane olduğunu anlamayacak, onca entry kimbilir boşuna yazılacak. Bütün zenciler birbirine benzer kadar ahlaksızlık insanları ayırmak; makbul makbule, çirkin kara sevdalı, güzel afrolu.
elbette bunca kelamdan kalp güzelliği çıkmaz adam, yoruldum.
yıllardır yaşadığım durumdur. ancak çirkin olmak ne yazık ki elimizde olmayan bir durum. maalesef anne ve babamızı biz seçemiyoruz ki seçebilseydik bile yine kendi anne ve babamı seçerdi orası ayrı ancak ben çirkinliğimi kabul ediyorum , bunun sebebini anne ve babam olarak görmüyorum ne yapayım böyle olmuş diyorum. ''allah'' tarafında hepimiz ''eşit'' olduğumuz için bu durumu pek önemsemiyorum. Ancak bana en çok koyan aşık olduğumda açıldığım kızın bana ''sen çok iyi birisin...'' deyip aslında ; '' sen çirkinsin ben seninle bir ilişki kuramam...'' demek istemesi ve bunu maalesef biz çirkinlere hep bir neden olarak sunması beni sinir ediyor. asıl sinir olduğum konu bu arkadaşlar yeri geldiğinde ben ''dış görünüşe önem vermem , benim için önemli olan iç güzelliğidir...'' diye ayak yapası ancak aslında bal gibi dış görünüşe önem vermesidir. biz çirkinler halimizden memnunuz arkadaşlar bize böyle acıyarak yaklaşmanıza gerek yok , boş vaatler verip sonra üzmenize hiç gerek yok biz neyin ne olduğunun farkında normal insanlarız , sadece biraz çirkiniz , ne yapalım her şey '' allah'' tarafından !
çirkin doğulmaz, çirkin olunur.
her insan özünde güzeldir.
bir iki ufak düzeltmeyle bariz kusurlar kapanır. **
insanları çirkinleştiren hal ve hareketleridir.
yasaklanmalıdır. çirkin insanları görmek ve onlarla muhatap olmak ne kadar zor herkes bilir. çirkinler hariç tabi. ulan insan bir kendisine bakar ya. hayret bir şey...
bir arkadaşım bu konuda "ben modeller gibi, o gördüğümüz çok güzel kızlar gibi olmak istemezdim ki zaten. güzelliğin olmasa bir hiçsin, ne kadar aşağılayıcı! insanların beni beğendikleri için sevmeleri değil, sevdikleri için beğenmeleri çok daha güzel." demişti.
haklı da. umursanmaması gerekli.
(bkz: aa bu benim lan)
takıntılı olduğunuz sürece sizin başınıza açılmış en büyük dert olarak kalacaktır. ama maalesef dış görünüşün çok önemli olduğu bi dünyada yaşıyoruz. insanlar birbirlerini önce dış görünüme bakarak seçiyor. ardından iç görünüşü kavrıyorlar.
eğer böyle insanlardansanız bile, kendinizi sürekli başka güzel yönlerinizle ön plana çıkarmayı bırakın. ya da devam edin. mutlaka bir gün bıkacaksınız.
ama zaten takıntısızsanız, bunların önemsiz olduğunu bilmelisiniz. sonuçta kendimizde değiştiremeyeceğimiz o kadar çok nitelik var ki. **
bence çirkin insan dünyada ki en özgür insanların ba$ında gelir. çirkinlik bir $anstır. benim gibi $ekilci ve mükemmelliyetçi insan bunun hazzını ya$ayamaz. bakkala, tansa$a hadi onları da geçtim çöp atmaya bile gitmeden önce saçını ba$ını düzelten bir ben, çirkinliğin hissiyatını bilemez. saçlar bakımlı, altta e$ofmanlarla birlikte tansa$a giden bünye otomatik kapının açılıp içeri girildiği anda tüm kızların ağzının suyu akmı$ bir $ekilde ellerinde ki e$yaları dü$ürerek sana kilitleneceğini sanır. sanırsın ki abur cubur reyonunda yanımda çikolata seçen kız beni gördüğü anda ayaklarıma kapanarak evlen benimle evlen benimle yiğidim, yakı$ıklı maymunum diyecek bende onu tüm coolluğum ve yakı$ıklılığımla reddedicem sonra o kızda eve gidince sabahlara kadar beni görecek.
çirkin olmanın ayrı bir karizması vardır. bu tartı$ılamaz. surata bakıldığında hakkaten çirkin lan bu çirkinsin i$te denilmesini isterdim. insan içine çıkmadan önce ayna kar$ısında 1 saat kasmadan vurup kapıyı çıkmak...
ben sadece berber sonrası o özgürlüğüme kavu$uyorum. berbere johnny deep gibi girip fedon gibi çıktıktan sonra arak sokaklardan, olabilecek en tenha yerlerden geçerek eve geliyorum. berbere sürekli gece karanlığında gitmemin nedeni de budur. eve adımımı attığım anda özgürlüğüm ba$lıyor. hemen aynaya bakıp sıfatını sikim, tipe bak götüm gibi diyorum. ondan sonra evde hiçbir kar$ı cinse fiziksel olarak kendini beğendirme çaban olmadan olabildiğince çirkin ve bir o kadarda özgür özgür takılıyorum ta ki saçlar uzayıp yine $ekle girebildiği günlere kadar. sonra noluyor? maymunluktan çıkıp insan içine karı$acak kıvama geldikten sonra gene komplekslerim sil ba$tan ba$lıyor.