Kleopetra'nın burnu bir karışmış, ama uğrunda üç hükümdar can vermiş... Eğer bir insanın arkadaşıysanız, onun iç dünyasını güzel buluyorsanız, dış görünüşünü de güzel buluyorsunuzdur... Onda çirkinlik aramıyorsunuzdur.. Eğer onu çirkin buluyorsanız o zaman arkadaş değilsiniz...Adam bir kıza aşık olur, kızla buluşmak için her gece hazar gölünü yüzerek geçer, bir gün kıza: senin gözünde hafif bir leke var. Kız: artık gelme sen bana aşkını kaybetmişsin gölde boğulursun.. bu leke doğuştan var olan bir leke.. gerçekten de bir gün sonra genç kıza ulaşmak için göle girer ama kıza ulaşamadan boğulur..
Benim âmâ bir arkadaşım vardı. gerçekten çok değerli bir arkadaş.. bazen konuşurken ben onun âmâ olduğunu unuturdum: kör müsün? derdim. Gevrek gevrek gülerdi. Körüm ya! sen kör müsün görmüyor musun kör olduğumu...
insanların yaptıklarını güzel veya çirkin bulurum, bir elbise alacaksa bir arkadaşım bana sorduğu zaman, yakışmamışsa, yakışmamış derim, bir yemeği beğenmediğim zaman, en sevdiğim kişi de olsa beğenmedim derim, ama insanların çirkinlikleri güzellikleri hakkında iç dünyamda bir yargı olsa da -ki bu yargıyı kimler oluşturmuş--- batının moda akımıyla insan tipimiz beğenmez olduk-- bana göre her insanda farklı bir güzellik vardır.. O Allah'ın eseridir.. Çirkin bulmak haddimize değildir.. Bugün çirkin gördüğünüzü yarın güzel görebilirsiniz, bugün güzel gördüğünüz yarın çirkin görünebilir...
bunu yapan kişi bir çeşit iyilik yaptığını sanmaktadır. halbuki yanlış bilgi vererek mevzu bahis kankaya gereksiz özgüven aşılamaktadır. ceremesini er yada geç öyle yada böyle çekecektir. her iki grubun da azalarak bitmesini umut ediyorum.