beni hakikaten üzen, dram dolu olaydır.
normalde balkonda sigara içmek gibi bi alışkanlığı olmayan bi herifim. çünkü balkon nefret ettiğim ev arkadaşımın odasında maalesef. bu vesileyle koca eve tek balkon çizen mimar da inşallah tipsiz bi erkekle evlenir de görür ebesinin hörekesini diyorum. ama işte göreceğim varmış ya, balkonda içem dedim cigaramı. ilk fırtı çekmiş, dumanını burnundan çıkartıp, aynı anda ikinci nefesi sevk ederken körpecik ciğerlerime, bir hıçkırık sesi duydu talihsiz kulaklarım. yan dairedeki çirkin adamla evli olan çirkin kadındı bu. böylesine bi ahmaklığı yaptığı için adını bile öğrenmeye tenezzül etmediğim çirkin kadının hıçkırıklarıydı bunlar. sigarasını ardı ardına nefesliyor, hıçkırıyor bir yandan da sol elinin üstüyle akan sümüklerini siliyordu. ya rab! bu kadar mı merhametsizsin sen demeye ramak kalmıştı.
"afedersiniz, neden ağlıyorsunuz" diye fısıldadım usulca. oracıkta, tüm gözlerden uzak, yalnız başına ağladığını sanıyor olacaktı ki ürktü, toparlandı aniden.
vay ben senin biri kalk gidek, diğeri bok yeme otur diyen gözlerine sokayım lan! vay ben senin göte çizilen kaş gözden daha estetik yoksunu sıfatına sıçayım lan! çirkin bir hanımefendi, bunu adamdan saymış koynuna almış, hayatını adamış, şu pokemon sıfatlı tipsizin yaptığına bakar mısınız. gece şu saat olmasa, etrafta da hatırı sayılır bi beyefendi olmasam avazım çıktığı kadar bağırarak saydırmak istiyordum tipini sittimini adamına. sonra dedim ki sinirlerimi dizginleyip;
-kusura bakmayın ama size müstehak...
o an boşaldı kadıncağız. zırıl zırıl ağladı. sigaramı da piç etmişti, sinirden sadece iki nefes almıştım. ne halin varsa gör dedim, kapattım kapıyı olanca gücümle. hışımla çekmeden perdemi bakmaya kıyamadığım suratına, aslında duymadığı ama beyninin içinde yıllarca yankılanacak olan "cıkcıkcık"ları kustum nur cemaline. sen ki bir tanrı hediyesi çirkin kadınsın, ne bok yemeye evlenirsin tipsiz erkekle, bre akıldan noksan.