çilekli süte düşen sineğin işte temporalite demesi

entry1 galeri1
    1.
  1. Dünyanın ağır ağır güneşe sırtını döndüğü zamanlarda, tüm vücudu sahradan evine dek taşıyan sadık ayağımla eve zar zor atmıştım kendimi. Dışarıda o büyük yıldız, platon'un gerçek olmayan görünüşü gibi parlıyor ama gerçeklik hiyerarşisinde en tepenin mutlak ve kadir hakimi soğuk, bu sahteliği alethes doksayı bastıran aletheia gibi bastırıyordu.

    Masanın üzerinde duran, genç ve narin utangaç bir kadının yanaklarını andıran pembelikte gülümseyen hello kittyli kupa, varlığını içerisine çilekli süt konulmalık olarak belirlemişti çoktan.

    Dionysos'un parmaklarından dökülüp isa'nın kadehine dolan şaraptan mahmur bir kafa gibi sallanan sandalyemde oturup kırmızı pipetimi çilekli sütüme daldırdım.

    tchaikovsky'nin kuğu gölünde kulaç atar gibi mideme yüzen sütüm epicuryen bir haz verirken; kanatlarının havayı zalimce delmesiyle vzz adlı şarkısını söylerken bir sinek, çilekli sütüme empire state'ten atlayan Clark gibi daldı.

    Yaşama insiyakını yitirmiş ve kendisine yabancılaşmış gibi devinimsiz öylece bekliyordu. Sanki bilerek ve isteyerek atlamış gibiydi ölümün tatlı-sert şefkatli kollarına atlarken. işte tam o sırada küçük derin tahayyülleri susan ağzı açıldı ve

    "işte temporalite" dedi.

    Evet, işte zamansal olan bir varolan sinek zamansallığının, yitimselliğinin farkındaydı. Martin heidegger'in form olarak düz ama mahiyetinde muhtevası poetik olan düşüncelerini susuyordu gözleri. zamansallık... Zorunlu olarak bulunulan varlık hali... varlığın temporal belirlenimi

    (bkz: martin heidegger sözlüğü)
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük