kaynatılırken yaydığı koku, çilek reçelinin bir, kırkı çıkmamış bebeğin sütlü ekşi kokusu bir de... bir de o kadın ise eğer o kadın, boynunun kokusu işte, hemen kürek kemikleri üzerinden...
bizim dolabın şu ana kadar reçelsiz kaldığı nadirdir.tabi bu bizim sürekli reçel tüketmemiz anlamına gelmiyor sadece bulundurduğumuz anlamına geliyor sanırım
reçellerin kraliçesidir. kokusunu duyunca eline bıçağı alıp ekmeğe sürüp yiyecek kadar sabrınız kalmaz, kaşıklamaya başlarsınız. daha elinize kaşığı almadan ağzınız sulanmaya başlar. dilinizin bayram etme vaktidir.
ya bu reçeli yemekten çok pişerken ki kokusu için seviyorum,bide kıvamı tuttumu tutmadımı testi sırasındaki o ilk tazecik reçeli tatmaya bayılıyorum.çilek reçeli kokusu yuva gibi bir şey tıpkı dolma kokusu,kızartma kokusu gibi.yemesen bile o koku bir ailede olduğunu hissettirir sana.
bi gece önceden kocaman bi tencere icine ayiklanip yikanan cilekler konulur ve üzerine tabak tabak seker dökülerek birakilir.
herkes uyuduktan sonra, bir fare edasiyla sessizce mutfaga gidilip üstteki seker tabakasi aralanilarak cileklere ulasilir. yenir yenir yenir.. islem bittikten sonra acilan kisim itinayla sekerle kapatilir. cilek recelinin en güzel kismi budur.
en çok beğenilen reçel çeşididir. benim en çok sevdiğim reçeldir. böyle alcaksın dilim ekmeği önce tereyağını, sonra reçeli süreceksin. tüm gün acıkmazsın lan.