gördüğüm kadarıyla herşeye bok atan, kendininde söylemiş olduğu gibi sanki sözlüğü teftişe gelmiş izlenimi yaratan, eleştirel gözle değilde yaratıcı bir gözle baksa kaliteli entryler girebilecek potansiyeli gözlemlediğim,aynı zamanda bir rivayete göre ekşi sözlük yazarı olduğu söylenen uludağ sözlük yazarı...hoş gelmiş...
-orjinali güzel kokulu,üstü benekli,lezzetli,hafif ekşi meyve.
-sahtesi için (bkz: hormonlu çilek)
-ayrıca kızamık olan,vücudunda kırmızı benekler çıkan insanın görünüşüne benzeyen meyve.
yaz mevsiminin gelmesi ile manav vitrinlerini süsleyen, seyyar satıcıların bağrışmalarına konu olan güncel meyve. yazın tamamen gelmesi ile populerliğini yitirir ver yerini vişne, kiraz'a daha sonra da karpuz, kavun'a bırakır. burdan da görülmektedir ki populerlik, şan, şöhret geçicidir. önemli olan ve her daim hatırlanan insanların damağında bıraktığın tatdır. o tat her daim hatırlanır. o tat ki gecenin bir vakti benim bu entry'i yazmama vesile olmuştur.
berksan isimli şarkıcının eğlencelik şarkısının ismi. söz ve müziği kendisine ait olan şarkının klibinde cam kırılma efektleri gibi ilginçlikler yapılmıştı.
zarardı, ziyandı..
kapına güller koyan
telefonda dinleyip susan
gölgen gibi peşinde koşan
bendim ben, bendim ben
camına taş atıp kaçan (işte burda camlar yere iniyor)
telefonda dinleyip susan
yoluna sevdiğim yazan
bendim ben, bendim ben
ben ben ben ben
çilek dudaklarına yapışıp kalıcam
gözlerinden kalbine akıcam
yar senin için bu şehri yakıcam
senin aklını aklını alıcam
gülgiller familyasına ait olduğu doğrudur. vücudu serinleten, güçlendiren, toksinlerden arındıran, sinirleri kuvvetlendiren bir meyve olmakla beraber A,B,C ve K vitaminleri, protein, şeker ve çeşitli mineraller de içerir. kromozom sayısı büyük olan türleri iri ve gösterişlidir ancak bu türlerde aroma oranı minik türlere göre daha azdır. 14 kromozomlu miniminicik dağ çileği türü ise kokusuyla ve tadıyla kendine mübtela kılar insanı.
yenilenen doğa nın biricik tadıdır.
anavatanı şili dir. 1700 lü yıllarda bir fransız askerin sayesinde avrupa ya adımını atan meyvedir. sapları yerden fazla yüksek olmayan ve çiçekleri beyaz olan bir bitkinin yemişleri önceleri pembe, geliştikçede daha koyu bir renk almaktadır. afrodizyak etkisi olduğu inancıyla özellikle avrupa da yeni evlilerin ilk kahvaltılarında çorba şeklinde yapılıp verilirdi, hatta almanya da hayvancılıkla uğraşan çiftçiler, ineklerin boynuzları arasına içi çilekle dolu sepetler yerleştirerek onlardan daha fazla verim almayı düşünüyorlardı. çileği seven periler gelip çilek yesin ve ineklerde bol süt versinler mantığını daha sonraları çözüp inekleri baş başa bırakmaları ile bu sevdadan vazgeçmişlerdir.*
türkiye de ise başlıca çilekler, arnavutköy çileği*, karadeniz ereğli çileği * ve en çok yetiştirilen yer olan bursa çileği dir. tarsus ta da çilek eskisi kadar olmasada yetiştirilmektedir.
tadın çileğe benziyor diyordu lost'ta sawyer kate'e, onca sıkıntının, ne olacağını, neler oluyor olduğunu bilememe hali içinde tadını alabiliyor, onu öpmek isteyebiliyor. her ne olursa olsun hayata tutunmak bu mu acaba?