çiftçi, çift sürmekten gelir. buradaki çiftin manası eksik olarak şudur ki; içinde bulunduğumuz yyda, vatandaşlara tarım için hayvan vermek şeklinde bir devlet desteği sunuldu, tek koşul bu hayvanların çalıştırılacağı arazi ve ahırdı. bunu sağlayan vatandaşlara bir çift hayvan verildi ve yapılan iş çift sürmek olarak anıldı yani burada sürülen topraktır. zaman içinde bu kişilere çiftçi denir oldu, şimdi tarımcı, ziraatçi demeliyiz ama nasıl bir toplumsal etki yarattıysa artık.
Terinin son damlasına kurban olurum.
Ama tarih unutmaz!
Ananı da al git burdan lan!
Sen misin lan müslüman? Emek nedir bilmeden, çalarak beslediğin için kalbini emek nedir bilmessin. Senin dinini m.keyim rte, bakara makara vekillerini, buna oy verenlerin topunu m.keyi.
Ezilen kitle, mahsulleri para etmiyor neden? Dışa bağımlı yaşayan politikacılar yüzünden. Bir yıl boyunca toprağın, sıcağın altında çalışırlar ama elde ettikleri para masrafı zor karşılar. Ayrıca hayatında bir kez olsun tarlada çalışmayan gavat yazarlar tarafından eleştiriliyor toprağın efendileri.
mahsulleri her sene dona maruz kalır amını siktikleriminin. hep de zararına satarlar. her sene aynı laflar. lan 1 sene önce zararına sattıysan, bir sene sonra niye ekiyorsun tekrar madem? amcık ağızlı.
türkiye 'de genel olarak işlerinin iyi gitmemesine binaen şöyle bir laf söylenir durur (kendilerine dair):
''çiftçinin öldükten sonra karnını deşmişler, 40 tane gelecek yıl çıkmış.''
-ne zaman ödeyeceksin bu geçen yılın borcunu?
+bi umutla, ürün para ettiğinde.
-ya etmezse?
+bu yıl olmadı bu işin gelecek senesi de var.
-sanki para etmesi garanti amk!
babam, annem, dedem, teyzem, içimdeki bütün kadınlar, aklımdan geçen tüm erkekler.
çiftçi üreten, çiftçi eken, çiftçi biçen, çiftçi sulayan, seven, kesen, emek veren, toprak kokan, kemre kokan, ter kokan, ot kokan, uğraşan, didinen.. ve öldürülen..
bu aralar gercekten durumlarini gordukce aglicak noktaya geldigim meslek grubu normalde olmasi gereken ve eskiden turkiyede de olan ulkenin lokomatifi bir meslek grubu. ihracat edicekken hukumetin boyundan buyuk islere kalkmasi ve ihracat yapilacak ulkelerden olumsuz tepkisini cektiginden yuzune gozune bulastirmasidan dolayi gumruklerden cevrilen mallarindan dolayi magdur olan, devletin * tarimda iyi ayarlamalar ve duzenlemelerde bulunamadigindan dolayi bu aralar neredeyse cogunun urunlerini yollara serip protesto ettigi, ve surekli emek harcayip ve masraf yaptiktan sonra bu nedenlerden dolayi urunlerini satamayip emeklerinin karsiligini bile alamayan gun gectikce fakirlesen bir meslek grubudur.
yakinda tarim urunlerini ithal bile ederiz soyliyim kimse kusura bakmasin uc kurusluk siyasi goruslerden dolayi bu gercekler gozden kacirilamaz.
su anda et ithal eden bir ulke degil miyiz? buyrun bu da olucak gidisat bunu gosteriyor.
şu aralar horlanan, ikinci plana atılan, yabancı çiftçiyi zengin edeceğiz diye rekabet gücü elinden alınan, darıyı* bile brezilya'dan almamıza neden olan dışa bağımlı kötürüm politikalara inat, bakın the times nasıl güzel özetlemiş atatürk'ün çiftçiye verdiği önemi:
Padişahların gösterişini, halifeliğin çekiciliğini umursamayıp bakışlarını, ordularının belkemiği olan Anadolu çiftçisine sevgiyle yöneltti.
Times Gazetesi, ingiltere
sonuç: çocukluğumda kendi kendine yeten dünya'nın 7 ülkesinden biriydik. şu an pamuğu bile dışardan alıyoruz. yazık.
Antalya bölgesinde seracılık yapan ve çok çağdaş aletlerle ve hatta internetten faydalanan görseniz bu nasıl çiftçi diyeceğiniz çok şık giyinen ve kültürlü insanlar topluluğu.
zenginlerin servetine servet kattığı günümüzde birikim yapamayan çalışkan üreticidir. Günümüzde çiftçilik zenginlerin eline geçmiştir. Anadolu köylüsü dev makinelerle rekabet edememekte, üç kuruş kazancını gübre,iş makinesi,mazot vb. giderlerine harcamaktadır. Bir de üniversitede öğrenci okutuyorsa inanılmaz sıkıntılara gebe insandır.