50 karakter sınırıına göre başlık açmaya çalışırsan başlıktaki mantıksız görünen cümle çıkabiliyor ortaya.
önce aylardır türkiye'ye getirilmesini sonra da tercüme edilmesini beklediğimiz deniz feneri dosyasının türkçe'sinin de almanya tarafından adalet bakanlığına gönderilmiş olduğunu öğrendik.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in "Deniz Feneri ile ilgili geçen hafta Almanya'dan yeni bir dosya geldiği ve Türkçe'ye çevrilmeden önce içerik hakkında bilgi veremeyeceği" yolundaki açıklamaları üzerine Frankfurt Savcılığı Basın Sözcüsü Doris Müller Scheu, "Yeni bir dosya göndermedik. Gönderdiğimiz dosyaları da Türkçe çevirileri ile gönderiyoruz" dedi.
bunun üzerine açıklama yapan adalet bakanı da türkçe'siyle birlikte göndermişler deme pişkinliğini de gösterdi.
evet, muz cumhuriyeti burası.
öncelikle bu gibi davalarda yayın yasağına karşı olduğumuzu belirtelim bir medya mensubu olarak. yayın yasağı veya sınırlandırması sadece ülke çıkarları gözetilerek uygulanabilir.
ergenekon davasında, hükümetin çıkarlarına uyduğu için yayın yasağı konmadığı gibi, dosyanın içeriği savcılardan direkt olarak bazı basın mensuplarına servis edilirken, deniz feneri davasında yayın yasağı var.
almanya'daki deniz feneri davasıyla türkiye'deki deniz feneri derneğinin/akp'nin ne ilgisi var diyebilen kişilerin bu davanın neden bir türlü başlamadığı ve adalet bakanı'nın bu son işgüzarlığı hakkında ne diyeceğini çok merak ediyorum.
ama muhakkak vardır bir cevapları. sadece at gözlüğü takıldığında anlaşılabilen bir cevapları.
çevrilemeyen deniz feneri dosyasının türkçe olması konusunda adalet bakanı alman yetkili tarafından yalanlanmıştır. yalan söylediği ortaya çıkartılmıştır.
adalet anlayışımızın çevrim dışı olmasından kaynaklanır. işine gelenle iletişim kurup işine gelmeyenle kurmamaktadır. ulan ben de silmezsem bu adaleti msn'den.
tüm yazarların gözleri kapalı eleştirdikleri durumdur. perde arkasına bakılırsa bu gecikmenin ve yalanın ne kadar faydalı olduğu ortaya çıkacaktır. evet dosya türkçe gelmiştir ama sevgili ve saygıdeğer(!) adalet bakanlığımız almanlara güvenmeyerek "ya yanlış tercüme ettirlerse" düşüncesiyle dosyayı önce almancaya sonra tekrar türkçe'ye ve daha sonra kendi dilleri olan arapçaya çevirerek olayı aydınlatacaklardır.
bu gecikmenin deniz feneri davasında bulunan paravan şirketlerin kapatılması, ilgili kişilerin bir şekilde ortadan kaybettirilmesi ile hiçbir alakası yoktur.
akp'nin ve deniz feneri adlı islam'dan nemalanıp halkı soyanların ve onların resmi kanalı kanal 7'nin maskesini düşüren gerçek. tabii akapeciler iftiradır, yalandır diyerek olayı geçiştirdi o ayr. he bir de bi aralar bi deniz feneri vardı ne oldu ona?