yurdumuzda çağdışı bir düzeni kurmak uğruna cumhuriyetimizin bütün değerleri, kazanımları aşındırılmakta, haraç-mezat satılmakta, ülke bütünlüğüne kastedenlerin cesaretlerini artırıcı pazarlıklar aralıksız sürdürülmektedir.
ülkemiz emsali görülmemiş yolsuzluklarla talan edilirken, her geçen gün halkımız daha da yoksullaştırılmakta, bugünü ve geleceği karartılmaktadır. cemaat mensupları devletin bütün kalelerindeki kilit noktaları işgal ve tahkim etmiş bulunmaktadır. devletin kilit görevlerinde bulunanlar attıkları her adımda cemaat mensuplarını kayırmakta, desteklemekte, hatta devletin düzenlediği sınavlara dahi aynı amaçla hile ve desise karıştırdıkları gün yüzüne çıkmış bulunmaktadır.
diğer yandan yurttaşların anayasal hakları çiğnenmekte, anayasal kurumlar işlevsiz hale getirilerek keyfi ve baskıcı uygulamalar hayata geçirilmekte, insan hak ve özgürlüklerine her gün yeni darbeler indirilmektedir.
ülkemizde adalet mülkün temeli olmaktan çıkmış, zulmün aracı haline gelmiş bulunmaktadır. siyaset, medya, emniyet ve adaletin seçmece simalarından oluşan mahşerin dört atlısı, kendinden yana olmayanlara karşı acımasız bir kıyamı, kendine özgü bir cihadı başlatmıştır. bu konuda t.c. başbakanı hiç çekinmeden, açıkça taraf olmayan bertaraf olur diyerek, yandaşlarına ruhsat ve cesaret, karşısında olanlara da gözdağı vermiştir.
bu kıyamda esas hedef, iktidarın boyun eğdirmek, baskı altına almak istediği sivil ve asker türk aydınları olmuştur. muvazzaf ve emekli olmasına bakılmadan, kemalin askerlerine cumhuriyete ve devrimlere bağlılıklarının kefaretini ödetmek için davalar açılmış, hiçbir gerçek kanıt olmamasına rağmen yüzlerce kişi terörist oldukları suçlamasıyla parmaklıklar ardına konmuştur.
bu yolda daha pervasızca yol almak istercesine mahşerin dört atlısı, son yasal düzenlemelerle yeni zırh ve silahla kuşandırılmıştır.
iktidar yüce divanda yargılanma olasılığına karşı, anayasa mahkemesinin yapısını değiştirmiş, yüksek mahkemenin yarıdan fazlasının hukukçu olmayanlardan oluşmasını sağlamıştır.
özel yetkili mahkemelerde görevli savcı ve hakimlerin haksız, hukuksuz eylem ve klişe kararlarının bedelini ödememeleri için haklarında açılan tazminat davalarının bedelini devletin, daha doğrusu halkımızın ödemesi için özel yasa çıkarılmıştır. iktidarın sağladığı bu dokunulmazlık zırhı, cemaatin güdümündeki savcı ve hakimleri hukuk cinayetlerini işlemeye devamda cesaret verici olmuştur.
cemaatin güdümündeki emniyetin esas zırhı sehven kelimesinde saklıdır. sehven yapılanların doğurduğu sonuç başkaları için ne kadar vahim olursa olsun sorgulanamaz. yapanların haklarında
işlem yapılabilmesi için imamdan ve en tepelerden müsade almak gerekir.
dokunulmazlık zırhından yandaş medya da nasiplenmiştir. özel olarak çıkarılan bir yasa ile soruşturmanın gizliliğini ihlal ve adil yargıyı etkileme suçlarını işleyenlere af getirilmiştir. bu suretle aydınlarımıza ve kemalin askerlerine karşı kamuoyu oluşturmak amacıyla başlatılan ve sürdürülen çirkin kampanyaların kalemşor ve silahşorlarına ceza verilebilmesinin önü kapatılmıştır.
ben çetin doğan, parmaklıklar ardına konan kemalin askerlerinden bir numaralı sanığım. bir zamanların genelkurmay harekât başkanı, jandarma asayiş komutanı, ege ordusu komutanı ve de son olarak da birinci ordu komutanı bugün mahşerin dört atlısının tertibi ile boynumda asılı duran balyozun bir numaralı sanığı yaftasının er ya da geç, dün görevdeyken göğsüme takılan üstün hizmet ve üstün cesaret ve feragat madalyalarından daha fazla övünç kaynağı olacağından kuşku duymuyorum.
bu nedenle mahkemedeki duruşmamda, meşru zemini olmayan, daha başlamadan dayandığı bütün kanıtların çürütüldüğü, hukukun, hak ve adaletin çiğnendiği, yok sayıldığı bir davanın sanığı olamaz diyerek savunma yapmadım.
savcı ve hâkimlerin yüzlerine bu davayı tezgâhlayan mahşerin dört atlısının parmak izlerini göstererek kendi iddianamemi okudum. gösterdiğim bütün kanıtlara rağmen kılları kıpırdamadı. buna karşılık söylediklerimi yüce türk ulusu ve gelecek kuşaklar tarafından tarihe not düşen bir tanığın manifestosu olarak algılanacağından emin olduğumu bildirdim. kitaplaştırdığım iddianamemi şu cümlelerle sonlandırdım:
halkımız inançlıdır ve haksızlık karşısında susanların dilsiz şeytan olduğu söylemi yüreklerine ve beyinlerine kazınmıştır.
halkımız inançlıdır ve de bir haksızlık görürseniz önce elinizle, elinizle yapamazsanız dilinizle, dilinizle yapamazsanız kalbinizle düzeltin kutsal söylemi vicdanlarında yankılanır.
bu nedenle 12 haziran 2011de sandığa giderek kendi eliyle adaletin ülkemizde tekrar mülkün temeli olmasını sağlama yolunda gerekeni yapacak, dilsiz şeytanlara, mahşerin dört atlısına dersini verecektir.
savcı ve hâkimlerin yüzlerine okuduğum iddianamemde söylediğim bu sözlere yürekten inanıyorum. bu dava sürecinde yandaş medyanın yarattığı bilgi kirliliğine rağmen halkımızın büyük çoğunluğunun yakın ilgi ve desteğini gördüm. sergilediğim dik duruşta bu bana güç verdi, vermeye devam ediyor.
bundan aldığım cesaretle, halkımızın aydınlıklara yürüyüşünde katkı sağlamak, yurttaşlarımızın yarına daha güvenle bakabileceği bir türkiye yaratmak için politikaya atılmaya karar verdim.
ülkemizin birlik ve dirliği ağır bir tehdit altındadır. bu tehdide son vermek bizlerin elindedir. bu, çocuklarımıza, torunlarımıza, gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzdur. artık bu talana, yurttaşların demokratik hak ve özgürlüklerinin tasallutuna, yoksulluk ve yolsuzluklara son verme zamanıdır. bu yolda bana inanmanızı ve güvenmenizi istiyorum. ülkeme 43 sene alnımın akıyla hizmet verdim. hayatımın bundan sonrasında ülkemin aydınlığa çıkış yolunda hizmet verebilmek için istanbul 2nci bölgesinden cumhuriyet için güçbirliği bağımsız adayı olarak katılıyorum.
seçilirsem sesim sizin sesiniz olarak türkiye büyük millet meclisinde ve bütün yurt sathında çınlayarak dalga dalga yayılacaktır.
meclise girersem, laik demokratik cumhuriyeti korumak ortak paydasında birleşeceklerin az olmayacağına inanıyorum. bu ortak paydada birleşenler mecliste önce bir denge unsuru, daha sonra da bir hareket üssü olarak, belirttiğim amaçlar doğrultusunda özenle görev yapmasını sağlamak için hiçbir gayreti esirgemeyeceğim.
bu yolda partili ve partisiz bütün yurttaşların da benden desteklerini esirgememelerini istiyorum. özellikle oylarını ehveni şer anlayışı ile bir partiye kerhen vermeyi düşünenler ile seçim sandığına gitmeme kararında olanlara sesleniyorum. bu seçimlerde ülkenin kaderi belirlenecektir. ya hep birlikte karanlıktan aydınlığa çıkacak, ya da yalanın, yandaşın, talanın ve atlantik ötesindeki i̇mamin tutsağı olacağız.
eğer laik demokratik cumhuriyetten yana isen,
eğer ülkende korkmadan ve özgürce yaşamak istiyorsan,
eğer ülkende adaletin mülkün temeli olmasını istiyorsan,
eğer mahşerin dört atlısının talanından, tasallutundan, ülkeni ve geleceğini kurtarmak istiyorsan,
eğer mecliste bir fark yaratmak istiyorsan, cumhuriyet yıkıcılarına, talancılara, yalancılara ve de eyyamcılara geçit vermek istemiyorsan, seçim sandığında mührünü doğru yere vur!
eğer istanbul 2nci bölge seçmeni isen, bu doğru yer, bağımsız adaylar içerisinde çetin doğanın isminin olduğu yerdir.