28 şubat'ta görevde(!) olan bir generalimiz. bakın ne demiş : "854 rakımlı tepeye Ninja kılıklı insanların oturup yerleşmesi mi demokrasiye yakışıyor da komutanın konuşması demokrasi dışı sayılıyor.. Eğer böyleyse, bu demokrasi bizim bildiğimiz demokrasi değil.. Çünkü toplumun ne kadarını temsil ettikleri ortada. O giysileri Çankaya'da görmek isteyenlerin sayısı referandum yapılırsa görülür ki yüzde 10'u geçmez.
-aa hanım konuştu bu
Cumhurbaşkanı Sezer kendisini Türk-Kazak Ahmet Yesevi Üniversitesi'nin başına atadı. kaç makale mi yayınlamış, ne önemi var. eşinin başı kapalı değil ki.
sezer' in geçen sene başında sırf solcu diye ahmet yesevi üniversitesi' ne atadığı generaldir. ne işi var generalin rektörlükte falan.asker adam eğitimden anlar mı? ben birebir gördüm anlamıyor iyice geriye gidiyordu üniversite ama şükür sağlam birisi var başımızda şimdi. kadrolaşma asıl buna denir işten anlamadığı halde göreve atamak.
trabzonun maşka ilçesinden dünyamıza dühul etmiş bir kişi. çok iyi dindardır komutanlık yaptığı dönemlerde kışlada cuma namazını kendisi kıldırırdı. sırf bu yüzden hilmi özkökle arası açılmıştır. ramazan ayında orucunu eratla birlikte açıp teravih namazından sonra ancak lojmanına giderdi. ahmet yesevi ünivsersitesine bir adet ilahiyatfakültesi açmak istemişsırf bu yüzden de görevden alınmıştır.
balbay günlüklerine göre başbakana bir yüksek askeri şura toplantısında "eğer niyetiniz 28 şubat'ın intikamını almaksa sizden hesap sorarız" demiş olan..
türkiye cumhuriyeti hükümeti'ne ve cumhubaşkanına açıkça tehditte bulunduğu için yargılanması gereken apoletli haydut, ans'dan torpilli rektör.
ans torpiliyle çöreklendiği ahmet yesevi uluslararası türk-kazak üniversitesi'nde kırdığı cevizleri merak edenler linkin yamacuna toplana:
bu adam cuma namazı kıldırır falan filan denmiş bir de.. bunun imamlığında cuma namazı kılınan bir mescidde bulunmaktansa, ramazana denk gelen bir cuma akşamında meyhanede demlenmeyi tercih ederim.
balçık çukuru... batak fikirler batak kalplerde hayat bulur. çok klişe biliyorum ama bu darbe sevdalılarına n'olursunuz şahıslarına ait bir "darbe" hizmeti sunsak.
mızrak için çuval arayıp her denemesinde elindeki kumaşı da paramparça eden kişi.
bir zamanlar batı çalışma grubu adı verilen ve hakkında soruşturma yapılmış olsa muhtemelen yasadışı olarak tescillenecek oluşumun üyesi.
ordunun balyoz darbe planı'nın baş adamlarından bir ordu mensubu. artık sivillerin karşısına geçip o küçümser tavırlarıyla konuşamayacaktır çünkü;
Ordu'dan son zamanlarda yapılan açıklamalara bakılacak olursa tepki yok denilecek kadar az, başını kuma gömmüş devekuşu ya da üç maymunu oynuyor bir kısım ordu mensupları,
peki neden ?
çünkü; artık saf bir millet yok, sivil halk uyandı, çalşanlar uyandı, kandırılan herkes uyandı ve neyin ne olduğunu neyin içinde bit yeniği olduğunu,kimin dürüst kimin yüzsüz olduğunu artık anladı bunun arkasındaki nedenleride. ORDU!! ve Yalaka çürümüş zihniyetler.Bunların üzerlerinde bir baskı oluştu baskıdan kasıt despotluk değildir ama özgürlüğün ışığından kaçan yarasalar misali kaçıyorlar ve eleştiriyorlar bu demokratikleşmeyi. Çünkü; ARTIK RAHATÇA DESPOTLUK YAPACAKLARı BiR ZEMiN KALMADı.
başta dedikya, çürümüş zihniyetlerde bir karşı tepki var peki ne derece korkutabiliyor ve çürümüş zihniyetler artık ne derece baskı kurabiliyorlar yaptıkları açıklamalarla, en önemlisi kurdukları düzenbaz provakasyon ve şetana papucu ters giydiren planlarla, onların ve tüm çürümüş zihniyetin adına söylemek gerekirse;
SADECE KENDiNiZ GiBi OLANLARı KANDIRABiLiRSiNiZ ARTIK AMA SORUN ŞU Ki ONLARDA SiZE iNANMIYORLAR ÇÜNKÜ; RIZA GÖZÜ HiÇ BiR AYıBı GÖRMEZ.
Ordu'dan son zamanlarda yapılan açıklamalara bakılacak olursa tepki yok denilecek kadar az, başını kuma gömmüş devekuşu ya da üç maymunu oynuyor bir kısım ordu mensupları,
peki neden ?
çünkü; artık saf bir millet yok, sivil halk uyandı, çalşanlar uyandı, kandırılan herkes uyandı ve neyin ne olduğunu neyin içinde bit yeniği olduğunu,kimin dürüst kimin yüzsüz olduğunu artık anladı bunun arkasındaki nedenleride. ORDU!! ve Yalaka çürümüş zihniyetler.Bunların üzerlerinde bir baskı oluştu baskıdan kasıt despotluk değildir ama özgürlüğün ışığından kaçan yarasalar misali kaçıyorlar ve eleştiriyorlar bu demokratikleşmeyi. Çünkü; ARTIK RAHATÇA DESPOTLUK YAPACAKLARı BiR ZEMiN KALMADı.
başta dedikya, çürümüş zihniyetlerde bir karşı tepki var peki ne derece korkutabiliyor ve çürümüş zihniyetler artık ne derece baskı kurabiliyorlar yaptıkları açıklamalarla, en önemlisi kurdukları düzenbaz provakasyon ve şetana papucu ters giydiren planlarla, onların ve tüm çürümüş zihniyetin adına söylemek gerekirse;
SADECE KENDiNiZ GiBi OLANLARı KANDIRABiLiRSiNiZ ARTIK AMA SORUN ŞU Ki ONLARDA SiZE iNANMIYORLAR ÇÜNKÜ; RIZA GÖZÜ HiÇ BiR AYıBı GÖRMEZ.
bu insanlar sırf arkasında biraz insan kuvveti birazda silah var diye kendilerini dünyanın hakimi sanarlar halbuki daha geçen aylarda halkı aşağılayarak kunuşan insan bugünlerde peki bir kedi gibi oldu bunun nedeni nedir peki ? cevabını bulmak zor ama kesin bir şey var;
konuşmalarına ve vizyonuna baktığımda ülkede orgeneral olmanın aslında hiçte zor birşey olmadığının göstergesidir. alenen planladığı darbe karşısında saçma sapan mesnetsiz kelimeler ile kendini savunandır.
genelkurmay başkanımızın bu tür şeyleri yapanları korumayacağını anlamış süt dökmüş kedi. taarruzda allah allah diye bağıran bir ordunun ülkesinde ordu eliyle camisini bombalayacak, ülkesinin uçağını düşürecek adama arka çıkacak değil ya.
terbiyesizin önde gidenidir. postal ruhundan hala kurtulamamış ki, dün habertürk'te fikri akyüz'e 'susun!' diyerekten çıkışmalar yapıyor.
hala daha 28 şubat'ı savunabiliyor. aczmendilerden bahsediyor, bunları piyasaya süren adam.
siyasetçileri uyarma yetkisini kendinde görüyor, ve ses kayıtlarınıda kabul etti dün canlı yayında.
ve dün ki canlı yayından bir ayrıntı, tsk'nın dinle bir sorunu olamaz gibilerinden cümleler kurup ardından yayının sonlarına doğru ''bazı albaylar, askerler bakıyorsunuz emekli olduktan sonra sakal bırakmışlar bazı yayın organlarında boy gösteriyorlar...'' demeye başlayarak bunuda kendi görüşü olaraktan sokuşturuveriyor araya.
büyük çelişkiler içerisinde, suçluluk psikoloijsiyle kendini ele veriyor. ki sana ne paşa? sana ne? adam emekli olduktan sonra istediği hayatı yaşar. en azından senin gibi muvazzafken böyle 'harb oyunları' adı altında 'planlar' yapmamış.
emekli orgeneral Çetin Doğan,2006 yılıda Ahmet Necdet Sezer tarafından Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesinin mütevelli heyeti başkanlığına atanmıştır.Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olmasıyla, görevden alındığı için dava açmış ve davayı kaybetmiştir. Doğan'ın yerine Prof. Dr. Osman Horatayı atanmıştır.
Üniversitenin Doğandan önceki mütevelli heyet başkanı Namık Kemal Zeybek anlatıyor; komünizm döneminde açılan Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesinde kesin olarak başörtüsünün de yasaklamış hatta başötürlü velilerin dahi girilmesine izin verilmemiştir ve duvarlara bunula ilgili bildiriler astırmıştır.
Türk Dili Edebiyatı derslerinin kaldırılması yönünde çaba göstermiş ve sonuç almıştır.
Ahmet Yesevi Üniversitesi`nin eski Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Feyzullah Budak ise Çetin Doğan'ın özellikle ak parti iktidara geldikten sonra 'ülke islami kurallara göre mi yönetilecek?' saplantısına kapıldığını belirtmiş ve eklemiş :
-Planlar düzmece gibi görünüyor ancak Doğanı tanıdığım için en küçük tereddüt duymuyorum. Bu planları yapacak kafa yapısına sahip.
Evinde nükleer silah bulundurduğundan korktukları için,üç saat gecikmeyle evini aramaya gelebilen polisleri, emekli orgeneral Çetin Doğan kapıda karşıladı.Paşanın ilk sözü ise "Nihayet gelebildiniz çocuklar, gözlerim yollarda kaldı." oldu
