sayısızca imkansız olarak görünen isyanları bastırmış ankara'ya geldiğinde kahraman olarak karşılanmış ve bu bazılarını fena halde rahatsız etmiştir. düzenli orduya geçmek istememiş yani istiklal mücadelesinde sayısız emeği hizmeti olan koskaca ethem paşa dünkü çocukların bile altında komik bir rütbeyle onbaşı olarak düzenli orduya katılmamıyı istememiştir. düşünsenize koskoca ethem bey ve onbaşılık gerçektende kendisine hakaret gibi. söylentilerin aksine hiç bir zaman kardeş kanı dökmemiştir. eline yunanlılar tarafından kendisini sürgün eden ülkesine karşı savaşma fırsatı verilmiştir ama elinin tersiyle itmiştir. gurbette ölüm döşeğindeyken kendisine idam cezasının kaldırıldığı ülkeye geri dönebileceği şeklinde bir mektup gönderilir ve şöyle cevaplar onu '' ancak hainler affedilir suçları bağışlanır '' diyerek reddederbu daveti. hatta kaldığı hastanenin masraflarının türkiye cumhuriyeti tarafından ödenmek istendiği ve bunu ethem paşanın reddettiği söylenir... (bkz: hain)
kendileri yüzünden işgal edilen batı anadolu topraklarını sonradan kurtararak kahraman olanların "hain" ilan ettikleri kuvayı milliye savaşçısı.
ethem bey kuvvetleri dağıtılmadan önce düşman ege kıyısında hapsedilmişken mustafa kemal ve meclis'i kuvayı milliye'yi lağvettikten sonra bursa, kütahya, eskişehir, afyon, balıkesir, uşak işgal edilmiş yunan ordusu ankara kapılarına dayanmıştır.
ethem bey neden haindir? çünkü feodal beylerin mal varlığı için tehdittir, ethem bey2in bolşevik partisi ile alakası vardır. işgal kuvvetleriyle gayet iyi geçinen bu beyler kuvayı milliye yok edilsin diye meclis'i kurdurmuşlardır.
aslında ipini gediz saldırısıyla kendi çekmiştir. gediz saldırısı sonrası durumunu hesaplamayı bitimiş olan yunan ordusu karşısında hat savunması yapacak müdafi olmayınca müstahkem mevkiler elde etmiş, ali fuat paşanın derme çatma kuvvetleriyle zor da olsa durdurulabilmişti.
zaruri olan düzenli orduya geçiş esnasında ethem bey birliklerinin lağvını doğru bulmasam da özellikle ağır vergiler ve insanüstü koşulların hakkından gelmeye çalışan anadolu halkının bir de zorla ethem bey adamlarını beslemesine imkan yoktu. kısacası doğal bir sürecin parçası olmuştur ethem bey aynı demirci mehmet efe gibi. ancak yine de bugün ona hain deniyorsa bunun müsebbibi ağabeylerinden başkası değildir.
neşrettiği anıları da güzel bir kaynaktır, ancak tarihleri ve bazı olayları bilerek yahut bilmeyerek yanlış vermiştir, sanırım aradan geçen yıllardan dolayı.
türklüğü yücelticem diye itin götüne sokulmaya kalkılan kişidir. bu kadar tarih sallamasyonunun arasında ethem şöyleydi böyleydi demem. çerkes gençlerinin okullarda gördüğü baskıyı apo için hiçbir kürt görmemiştir bir adige genci olarak bunu bilir söylerim. mesele türklüğü yüceltmek ise ethemi ve çerkesleri itin götüne sokmaya ihtiyacınız yok.
--spoiler--
1880 yılında Bandırma'da doğdu. Bandırma'nın bir köyü olan Emreköy'e yerleşmiş Şapsığ Çerkes boyundan, Ali Bey'in beş oğlunun en küçüğüydü. Ağabeyleri, ilyas ve Nuri beyler, Rum eşkıyalarıyla çarpışırken ölmüşler, Reşit ve Tevfik beyler de 1901 ve 1902 yıllarında Harbiye'yi bitirerek subay çıkmışlardı. Reşit Bey çeşitli cephelerde çarpıştı. 1919'da Meclisi Mebusan'a Saruhan (şimdiki Manisa) Milletvekili olarak katıldı. Oradan Birinci TBMM'ye geçti.
Çerkes Ethem, evden kaçarak Bakırköy Süvari Küçük Zabit Mektebi'ne girdi. Balkan Savaşı'nda Bulgar cephesinde yaralandı. Kıdem zammı ve madalya aldı. I. Dünya Savaşı'nda Eşref Kuşçubaşının yönettiği Teşkilat-ı Mahsusa ile birlikte iran, Afganistan ve Irak'a yapılan akınlara katıldı. Yaralanarak savaş sonunda köyüne çekildi.
15 Mayıs 1919'da izmir'in işgali üzerine, vatan savunmasına başlamak için vurucu güç olarak Kuvva-yı Seyyare'yi kurdu ve "Umum Kuva-yi Milliye Komutanı" ve Ankara'daki 20. Kolordu'nun Komutanı olan Ali Fuat Paşa ile istişare ederek ingiliz ve Yunan birliklerinin ilerlemesine karşı gerilla operasyonları düzenledi.
Düzenli ordu kurulana dek TBMM'ye karşı girişilen ayaklanmaları bastırdı. Anzavur Ayaklanması, Çopur Musa Ayaklanması ile Gerede ve Yozgat isyanlarını bastıran Çerkez Ethem'in isyancıları yargılamadan derhal infaz etmesi TBMM üyeleri ve istiklal Mahkemeleri tarafından onaylanmıyordu.
1920 yılının sonunda 20. Kolordu ve Komutanı Ali Fuat Paşa ile birlikte Gediz Muharebeleri'ne katıldı ve TBMM kuvvetleri, Gediz'i geri alarak, izmir'in işgalinden sonra ilk defa Yunanlıların işgal ettikleri bir bölgeden geri çekilmelerini sağladılar.
Gediz Muharebelerinden hemen sonra Albay ismet inönü'nün Garp Cephesi komutanı tayin edilip, kendi kuvvetlerini kuşatmasına tepki olarak TBMM'ye çektiği ağır ifadelerle dolu telgraf sonrası "vatan haini" ilan edilince, emrindeki birliklerin önemli bir kısmını teçhizatlarıyla birlikte TBMM kuvvetlerine teslim ederek, kendisine bağlı yaklaşık 40 adamıyla birlikte Yunanistan üzerinden Almanya'ya giderek tedavi oldu. Daha sonra oradan da Ürdün'e geçti ve 1950 yılında Amman'da vefat etti.
--spoiler--
Çerkes Ethem, Mustafa Kemal' in Anadolu' da dayandığı askeri gücün sahibiydi; Büyük Millet Meclisi nin Milli Kahraman unvanı ile onurlandırdığı bir kişiydi. Ancak Milli Mücadele şekillenmeye başladığında bir gelişme oldu ve Mustafa Kemal' in yakın çevresinde değişiklik yaşandı. Lider yola birlikte çıktığı kişilerden ayrıldı, mücadeleye sonradan hatta bir bakıma fazlaca inanmadan- katılan emir / kumanda adamları ön plana geçti. Bu değişimin Mustafa Kemal'in arzusu olmaktan çok yeni gelenlerin manevrası olduğu yolunda işaretler var. Nitekim aynı günlerde Ankara' dan Çerkes Ethem' in ağabeyi Reşit Bey' e gönderdiği 7 Ocak 1920 tarihli telgrafında Mustafa Kemal, " Bu din ve devletin sağlam bir uyruğu olan Çerkes kardeşlerimiz, hepimizin övdüğümüz baş tacımızdır. Bugün düşmanlarla çevrili Türk, Kürt, Çerkes ve diğer din kardeşlerimizin el ele vermesi, sarsılmaz bir bütün oluşturmaları, namus ve yaşamımızı kurtarmak için bir zorunluluktur ... " diyordu. Muhtemeldir ki ismet Paşa başta olmak üzere mücadelenin rütbeli diğer zevatı Çerkes Ethem' in TBMM Genel Kurulu' nda coşkuyla karşılanmasına bakıp ürktüler . Milletvekilleri tarafından tam bir kahraman gibi karşılanan ve dakikalarca süren alkışların kesilmemesi üzerine utançtan terleyen Ethem, ismet Paşa konusundaki hissiyatını anlatırken şu tespiti yapar: " ilk defa karşıIaşıyorduk. Daha sonra hayatımdaki menfilik ve haksızlıkların kaynağı olan bu zatın ilk anda üzerimdeki intibaının derin olmadığını, çehresinin ve hareketlerinin bariz hususiyet ifade etmediğini itiraf ederim. Fakat konuştukça ve fikirlerini dinledikçe, onu birçok meziyetleri bulunan erkân-i harp hususiyetleri taşımakla birlikte hiçbir zaman zaferi temsil edecek kumandanlık vasfına sahip bulamadım. " inönü nün ikici adamlığını tehlikeye atacak bu yiğit insan sağlık sorunları nedeniyle bitkin halde idamına karar veren gönül verdiği hareketten yunanlılara sığınarak değil, yunanlıların elinde bulunan yollardan geçerek avrupa dan sonra kahire ürdün ve lübnan da hayatını devam ettirmiştir. yunanlılara teslim olduğu ve onlara bilgi aktardığı şeklindeki şerefsizce nitelemeler tamamen inönü tarafından ve onun yakınlarınca uydurulan saçma sapan bilgilerdir.
Çerkes Ethem 1864'de Çarlık Rusya'sının uyguladığı Çerkes Soykırımı yüzünden Osmanlı topraklarına sığınan yüz binlerce Çerkes'den biriydi.(Ruslara en fazla kaybı verdiren Şapsığ boyundan ve maddi açıdan güçlü olan bir aileye mensuptu)
Sürgün geldiği topraktan sürülen bir adam,(hoş,kendisi Bandırma'da doğmuştur)aşırı gururlu,belki kibirli,kimseden emir almak istemeyen biri.
Eleştirilecek noktaları vardır,hepimiz gibi o da insandır,fevri olması çok şeye mal olmuştur,arkasından kurulan kumpaslarla baş edememiş,kurnaz olmamanın bedelini ödemiş zeki bir askerdir.Ürdün'deki sürgün hayatı boyunca radyodan ikinci Dünya Savaşı ile ilgili haberleri takip edip sürekli haritalara raptiyeler koyduğu,etrafındakilerin savaşın akıbetiyle ilgili sorduğu sorulara da hep doğru tahminlerle cevap verdiği söylenir.
Yakın dönemde kendisini Adige(Çerkes) sanatçı Mehmet Aslantuğ'un canlandıracağı bir film çekileceği konuşulmaktadır.
Anzavur Ayaklanması, Çopur Musa Ayaklanması ile Gerede ve Yozgat isyanlarını bastırıp kendi soyundan onlarca kişiyi hain oldukları gerekçesiyle Düzce'deki ağaçlara astırmıştır,Düzce'deki Çerkeslerin çoğu kendisini bu yüzden sevmez.Kuvva-ı Milliye'ye maddi kaynak da sağlamıştır,hain bir Osmanlı paşasını zindana atıp gerekli 'kefaleti' aldığı da söylenir.
hakkında okunası bir yazı;(ki özet boyutundadır); http://www.nartajans.net/site/haberler_5836_aziz_u ...
hain olarak damgalanmasına neden olan Olay kısaca açıklanması gerekirse; ismet inönü ile Pşevu Ethem Bey arasındaki bir gerginliktir.Mustafa Kemal ve Ethem Bey'in mektuplarında birbirlerine 'Yoldaş' diye hitap ettiğini bilmeyen,okulda kendisine dayatılanın üstüne koymamış tırıvırı tiplerin sanal alemlerde bol ünlemli saçmalamarından ziyade biraz kitap okumak gerekir.
---ALINTI---
Ethem Beyin düzenli orduya karşı çıktığı söylentisini çürüten en önemli kanıt, Ali Fuat Paşa ve askerleriyle omuz omuza düşmana karşı çarpışması, Ali Fuat Paşanın da sözünden çıkmamasıdır. Ethemi çıldırtan, kendisi iç ve dış düşmana karşı savaşırken ismet Paşanın çok sonradan Milli Mücadeleye katılması ve hak etmediğine inandığı Batı Cephesi Komutanlığına getirilmesidir. (a.g.e) Yani Ethemin duruşu, düzenle değil ismet Paşayla ilgilidir kısacası. ismet Paşa da bunu doğrular zaten: Ethem ve kardeş leriyle çatışmam, Garp Cephesi Komutanlığına gelmemle başladı!
Ne olursa Ethem Bey rahatsızlanıp komutayı geçici süre için kardeşi Tevfik Beye devredince olur. Tevfik Bey son derece gururlu ve başına buyruktur. Hele de ismet Paşa birlikler arasına adamlar gönderip Mustafa Kemalin Ethemi Meclisin önünde asacağı yalanını yayması Tevfik Beyi zıvanadan çıkarır. Ethem Bey bu dedikoduları içeren bir rapor yollar Mustafa Kemale ve artık ismet Paşayla çalışamayacağını bildirir; yanıt alamaz. Daha sonraları Mustafa Kemal böyle bir rapor almadığını belirtecektir. (TBMM Gizli Oturum Konuşmaları)
---ALINTI---
ismet inönü'nün fitnesiyle Türk Ordusunu karşısında bulan Ethem Bey emrindeki askerleri dağıtır,savaştırmaz,bir yanda Yunan ordusu,diğer yanda ismet Bey'in orduları vardır,bir köye sığınır,hastadır.Yataktan çıkamayacak durumdayken Yunanlar tarafından yakalanır ve anlaşma yapmaya zorlanır.Ethem Bey uzun süre Yunanları oyalasa da sonunda anlaşmaya imza atmak zorunda kalır,sonrası malum; Ürdün'de sürgün hayatı yaşarken ölür.
''. Ağabeyleri 150likler için çıkan aftan yararlanıp yurda döner ama o ihanet suçlamasını kabul etmediğinden, yargılanmak için başvurur, kabul edilmez. Ve Eylül 1948de, Ürdünde, bir Çerkez topluluğu içinde vefat eder. Naaşı hala Ürdündedir... Allah rahmet eylesin.''
hırslarına yenik düşmüş, milli mücadele emektarlarından.
hakkında çok farklı görüşler olan, bandırma'nın köylerinden ali bey'in en sevdiği oğlu çerkes ethem.
benim içinse, milli mücadele dönemini anlatırken hocamın "yiğidi öldür hakkını yeme." ithafında bulunduğu, zorlu bir süreçte yaşamış, sansasyonlu şahsiyet. ve de bitirme tezimin baş kahramanı. hakkında bilgi edinmek için sabırsızlanıyorum.
Kuvayı milliye birliklerinden olup sonradan düzenli orduya katılmak istemeyip ayaklanan biridir. Atatürk'le olan resmini her gördüğümde ''Ya bu adam nasıl kötü oldu derdim''
cumhuriyet tarihinin binlerce yalan ve iftiradan kurulu olduğunu herkes biliyor. belki devrimin oturması için gerekliydi de. çerkez ethem hakkında söylenenlerin doğruluk derecesini de bilemeyeceğim. ancak şundan zerre şüphem yok ki çerkezler bu vatanın asil evlatlarıdır. onlara hain demek hainliktir. çoğu türkten bu vatana daha bağlıdırlar. alt kimliklerini korumak adına bazı geleneklerinden taviz vermezler o ayrı ama üst kimlikleri olan türk milletine belki de en bağlı ırk bunlardır. tanıdığım en az 20 tane çerkez var, hiçbirinden vatan hainliği emaresi görmedim. hatta özele de ineyim bunlardan daha delikanlı insan da görmedim.
batı cephesi'ni temizleyen, ismet'in arkasını toplayan kahraman. şimdikiler tarafından ''hain'' denilmesi nasıl bir kuyruk acısının ürünüdür bilemiyorum ama, kendisine hain diyenlerin dedeleri, savaş sırasında muhtemelen ortalarda yoktu.
not: kendisi şapsığ'dır çoğu yerde belirtildiğinin aksine kabardey değildir.
ermeni katliaminda eli kanli katil , yunan savasinda tek adam olmaya calisip bir tarafi yemeyince dusmana siginan hain , kisaca ve oz olarak budur bu adam.
bu kahramanı malum ermeni iddialarında kendi kirli vicdanlarını temizlemek için suçlayanlara bir hazımsızlık ilacı bulmalarını öneriyorum. zira tarihi gerçeklere dayanmadan sallamak ya çerkes düşmanı medeniyetsizlerin, ya da hazımsız cahillerin işi.
kendisine hain diyen de, istiklal savaşındaki iç ayaklanmaları kimin bastırdığını iyi okusun.
'resmi tarih'in 'hain' yaftasını yapıştırdığı ve bunun böyle olmadığının en büyük kanıtının da yine bu 'görüş' olduğu su götürmez bir gerçek olan tarihi kişilik.
hani mahalle arasında kavga edersiniz, bir kişiye on kişi dalarsınız, garibim haklıysa bile ağzını açıp ses çıkaramaz, çıkarsa da dayak yediği grubun gürültüsünde kaybolur sesi. işte böyle bir şey gelmiştir ethem bey'in başına. rahman rahmet etsin.