büyüklerle ben yapamıyorum
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılmayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana
kardeşiyle sokaklarda hep
bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını
aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi önünde diz çöken
öpüşme sahnesinin tam ortasında
içeri girdiğin yazlık sinemanın
yer göstericisiyim
yürüyorsun fenerimin ışığında
yer:kız kulesi
ve sonu ayrılıkla bitecek
hüzünlü bir aşk filmini oynuyor
beyaz duvarında
bir kez olsun çıkmazken ağzından
seni sevdiğimi
her gün söylememi yadırgama
bil ki bu şehirde
iskelenin verilmesini
beklemeden atlarım vapurlara
son karesi gibi red kit'in
batan güneşe doğru
sürerken atımı
gitme kal demeni bekliyorum
ama yalnızca
rüzgar çekiştiriyor atkımı
bir devlet dairesinde yangından kurtarılamayacak sıkışmış bir çekmece gibi sevdiceğe açılamıyorken; sevdiceğin atkısından çekiştirmesini bekleyen ama sadece rüzgarın çekiştirdiği atkısıyla rüzgar önünde yaprak gibi savrulanların şiiridir.
genelde dolaplarda olan bir bölüm. içerisine gösterişi yapılamayacak eşyalar konulur. bu nedenle çekmeceler eve gelen misafirler için hep bir sır olarak kalmıştır. filmlerde, dizilerde de görüldüğü üzere bir araştırma veya arama yapılacağı zaman genel olarak aranan gizli şeyler genelde çekmecenin içinden çıkmaktadır.
içi genelde karmakarışık olan, bir masada en az 2 tane olan bölme. içi istenildiği gibi düzenlendiğinde de alınmak istenen nesnenin en altta olmasıyla tekrar dağılmaya mahkumdurlar.
minibüste küçükçekmece için kullanılan kısa isim. "çekmece meydan" yerine uzun uzun "küçükçekmece" diyen birinin yabancı olduğu da bu yüzden kolayca anlaşılıyor.
annemin arkadaşı büyükçekmece'de oturuyordu ama taşındılar izmir'e. oğlu oradan iş buldu diye taşındı galiba. büyükçekmece adından da anlaşılacağı üzere küçükçekmece'den daha büyük bir ilçe yüz ölçümü olarak.