hiç beklenmedik bir anda yakalar sizi. tam çekirdek yeme işine odaklanmış, büyük bir zevkle seri bir şekilde çıtırdatırken arada bir tanesi ağzınıza gelir ki of ne of. sanki fareyi öldürmüşler, içini boşaltmışlar, 17 gün ağustos güneşinin altında kuruttuktan sonra müthiş bir şekilde çekirdek kabuğu ile kamufle etmişler... önce acı tadı dilinizi uyuşturur akabinde iğrenç kokusu gelir... kokudan yanınızdaki bile anlar çürüğün size çıktığını, bıyık altından pis pis sırıtmaya başlar.
yanınızda kola, meyve suyu ya da içeceğiniz her neyse onla ağzınızı güzelce çalkalayarak temizlersiniz. o da yoksa mecburen lavaboyu boylarsınız zira sinir bozucu bir kalıcılığı vardır meredin.
fıstık falan varsa, birkaç tane ağza atılmak suretiyle ağızdaki tat temizlenebilir içecek bir şey yoksa. ha bir de fıstığın da öyle çıkma ihtimali var ki, işte o da çok düşük bir ihtimal. şanssızsınız demektir.
acıdır, iğrençtir, adamın tüm çekirdek çitleme isteğini bi anda köreltir, amiyane tabirle ağız tadının ırzına geçer.
içim bi tuhaf oldu düşünmesi bile bi tuhaf etti ağzımın tadını.
Çekirdeğin ağızda bıraktığı en lezzetli tadı yakalamışken hemen ardından gelen ve insanı ağız yıkamak için banyoya koşturtan, ne kadar uğraşırsa uğraşsın çekirdekten soğumasını sağlayamayan acımsı bir tadı olan çekirdek tanesidir.
önce sunturlu bir küfrün edilmesine ve sonra, ağızda bıraktığı iğrenç tadın bir an önce giderilebilmesi için daha hızlı çekirdek çitlenmesine neden olan hadisedir.
hayatın ta kendisidir .
hani hayat güzel güzel akıp giderken küçük te olsa olumsuz bir şey yaşarsın ya , tadın kaçar .
bir süre kendine gelemezsin hani . aynen onun gibidir.