yeni bir ülke bulamazsın, arama;
bulamayacaksın başka denizler de;
nereye gitsen bu kent ardından gelecek senin,
aynı sokaklarda dolaşıp duracaksın yine,
aynı hep aynı mahallede yaşlanacaksın,
aynı hep aynı evlerde ağaracak saçların
ve dönüp bu kente geleceksin sonunda;
yanılma sakın, bir başka şey umma,
seni bekleyen bir gemi yok, bir çıkar yolun yok...
ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte
öyle kıydın demektir ona, bütün yeryüzünde."
Bu size olmuyor mu hiç?
Bana fazlası ile geliyor...
Herhangi bir metroya bindiğimde, sokakta yürüdüğümde gördüğüm Afkanistanlı, Pakistanlı, suriyeli, bangledeşli, diğer Arap ülkelerine mensup olan ve asla insanlık taşımayan, sürekli karı kızı kesen, hayvan gibi yaşayan, vergi vermeyen, hırsızlık yapan, insanları gasp eden bu insanları görmekten bıktım...
Devletin vatandaşı düşündüğü yok, genç nesil işsiz ve tam bir sefil...
Geleceği düşünürken hazin sonumu görüyorum. Bunu görmemek için aptal olmak gerekir.
Çalışmaktan hatta boşa çalışmaktan çok sıkıldım, patatesin kilosu 7 liraya dayandığı bir ülkede çalışmanın pek bir manası yok. Tek amacı olabilir o da ; hayatta kalabilmek!
insanların birbirlerini ötekileştirme çabasından, gayretinden ve nefretinden sıkıldım. Bir akp li rahatlıkla CHP partisini tutana küfür edebiliyor, diğer şekilde CHPli akpliye...
Sigortasız çalışan neslin ilerideki felaketini görmekten bıktım.
En kötüsü bu insanların bilinçsiz, eğitimsiz ve kültürsüz oluşuna üzülüyorum.
istanbul da doğdum, ama istanbul da ölmeyeceğim. Tüm bu pislikleri gördükten sonra gitmeye karar verdim. Uzaklara çok uzaklara, hatta amerikaya gidiyorum. Her şeyi geride bırakıp arkama bakmadan, sil baştan bir hayata başlamak için gitmek istiyorum.
kibir ve ego tavan yaptığı zamanda, bundan başka bir şey düşünememek, dolayısıyla ardında bıraktıklarını önemsememek.
(hayır, hemen kızma; başkaları acı çekmesin diye kendimi feda ediyorum triplerine girme, masal okuma evladım)
insanın en kızgın hissettiği anda, etrafındaki eşi annesi babası arkadaşlarından uzaklaşmak istemesidir. Kalmak bütün problemlerin çözümsüz olduğuna inanmak insanı bitiriyor. Bu gitmek isteyişi oluşturan en önemli şey yalnız kalma duygusu. Etrafımdaki sahte kalabalıktan uzaklaşma arzusu dinmiyor. Ev, araba, eşyalarım hepsi benim üstümde tahakküm kurmuş, rahat yaşamak için aldığım şeyler beni ele geçirmiş, ayağımdaki prangalar olmuş hiç bir yere gidemiyorum. Allahım sen bana yardım et.
Uzun zamandır içimdeki sesin isteği.Belki kaçış belki kurtuluş ama ne olursa olsun gitmek ve bir daha da geriye dönmemek istiyorum.sessiz bir şekilde de değil kapıları çarpa çarpa bağıra bağıra gitmek istiyorum ne haliniz varsa görün diyerek.
hayal edilen kadar kolay değildir. parasızlık, yalnızlık diye acı gerçekler var çünkü. mutlu olmak için çekip gitmek istersin ama başka dertler çıkar karşına, kısaca fakir ve kimsesizsen hiçbir bok yapamazsın.
arkada bırakılanlar varsa kolay değildir. o an anlaşılmasa bile zordur. bir şehirden çekip gitmek hem de geceleyin, kapıları usulca kapatarak, sessiz ve habersiz...
arkandan güle güle diyen olmasa bile hoşçakal denilir; sanki sesini duyan varmış gibi...
Yaşadığımız acılardan ders çıkaramayışımız buralara getirdi bizi. Acının üstüne gidemedik. Belki de hayatın kendisi böyle olduğu içindir. Bazen düşünüyorum da; çekip gitmek daha kolaydı sanki. Çocukluk hayalini gerçekleştirme çabası. Engebeli, çetin, zor; ama huzurlu ve mutlu. Çıkarsız ilişkilerin yaşanabildiği bir yer. Kimsenin birbirine kötü gözle bakmadığı bir yer. Paranın, insanları ve onların onurlarını satın alamadığı bir yer.
Tanıyamamışız birbirimizi. En yakınımızdakiler uzak; uzaklarda hiç tanımadığımız insanlar yakınımız oluvermiş. Karşılıklı sigara yakmışız, dürüstçe. Oralarda yaşamışız. Yaşamak için ise çekip gitmişiz. Yıldızların sonsuza uzandığı yere. Öyle geliveriyor aklıma arada. Çekip gitmek.