"birgün çekip gideceğim
gazeteleri masa üstündeki bardaklarıayak ucumdaki o çiçekleri
hayellerimi umutlarımı
kedimiz safişi
merdiven dibindeki karınca yuvalarını
beni yok saymanı
masaya serdiğim sofra bezini
sakladığın renkli rüyalarımı
sakındığın ellerini
kütahya hatırası yazan kültablalarını
küllenen aşkımı
köşedeki ceviz ağacını
çatıdaki üzüm salkımlarını
eylül yağmurları ve sıcaklığı ile
temmuz akşamı hatırası canımda
ağustosun ilk haftası aşkımı
bırakıp çekip gideceğim"
cristopher mccandles (ya da alexander supertramp) kadar cesur yüreklerin, onun gibi bir anda her şeyi geride bırakıp yaşamın özünü ve özgürlüğünü bulmak için yollara düşmesidir. yaban hayatı yaşamaktır bir nevi. hatta gerçek hayatı yaşamaktır, bana göre.
into the wild filmini izleyen pek çok kişinin içinde vardır bence bu çekip gitme dürtüsü. çocukluk hayalimi filmde yaşayınca dayanamayıp ağlayıvermiştim. hala gidebilmiş değilim. sanırım sadece kendi içime çekip gidebiliyorum. garip.
Yaşadığımız acılardan ders çıkaramayışımız buralara getirdi bizi. Acının üstüne gidemedik. Belki de hayatın kendisi böyle olduğu içindir. Bazen düşünüyorum da; çekip gitmek daha kolaydı sanki. Çocukluk hayalini gerçekleştirme çabası. Engebeli, çetin, zor; ama huzurlu ve mutlu. Çıkarsız ilişkilerin yaşanabildiği bir yer. Kimsenin birbirine kötü gözle bakmadığı bir yer. Paranın, insanları ve onların onurlarını satın alamadığı bir yer.
Tanıyamamışız birbirimizi. En yakınımızdakiler uzak; uzaklarda hiç tanımadığımız insanlar yakınımız oluvermiş. Karşılıklı sigara yakmışız, dürüstçe. Oralarda yaşamışız. Yaşamak için ise çekip gitmişiz. Yıldızların sonsuza uzandığı yere. Öyle geliveriyor aklıma arada. Çekip gitmek.
arkada bırakılanlar varsa kolay değildir. o an anlaşılmasa bile zordur. bir şehirden çekip gitmek hem de geceleyin, kapıları usulca kapatarak, sessiz ve habersiz...
arkandan güle güle diyen olmasa bile hoşçakal denilir; sanki sesini duyan varmış gibi...
hayal edilen kadar kolay değildir. parasızlık, yalnızlık diye acı gerçekler var çünkü. mutlu olmak için çekip gitmek istersin ama başka dertler çıkar karşına, kısaca fakir ve kimsesizsen hiçbir bok yapamazsın.
Uzun zamandır içimdeki sesin isteği.Belki kaçış belki kurtuluş ama ne olursa olsun gitmek ve bir daha da geriye dönmemek istiyorum.sessiz bir şekilde de değil kapıları çarpa çarpa bağıra bağıra gitmek istiyorum ne haliniz varsa görün diyerek.