herkes yazar, bahseder, ister. yapmaksa göt ister. o yüzden öyle göte sahip bir adam olarak bir tek şey söylemek istiyorum, çekip gittiğim yere 15 yıl sonra dönmenin verdiği çırpınışlarla;
terkettiklerinizi dikiz aynanızda izlemek acı vermeyecekse, fren pedalınızı söküp atın ve gazı kökleyin!
--spoiler--
''bütün hayatımız boyunca beklediğimiz ve nereden geleceğini bilmediğimiz huzuru arıyoruz. ve tükenmez huzur arayışımız hayatta kalmamızı sağlıyor. aslında yalan söylüyorum. ben hiçbir şey aramıyorum ve beklemiyorum. sadece duruyorum. kaçanı da durduruyorum. ''durun!'' diyorum, ''gitmenize gerek yok. onlar size gelirler.'' ''
--spoiler--
çekip gittiği yere; annesinin üzüntüden kısalmış kemiklerine sarılmak için dönenler için geliyor;
--spoiler--
''ağlamak için gidiyordum. etimin parçalanışını görmek için gidiyordum. ruhsal hayatımla alay etmek için, bildiğim her şeyle mücadele etmek için dönüyordum. ne kadar dayanabileceğimi, ne kadar duyarsız olduğumu anlamak için gidiyordum, sokaklarında tesadüfen babamı görebileceğim şehre...''
--spoiler--
jean paul sartre' nin ; ' özgürdü, her şeyde özgürdü, bütün özgürlüğü üstüne çullanmıştı yine. insan ya da makine olmakta özgürdü, mırın kırın etmekte özgürdü, korkunç bir sessizliğin ortasında dönmemecesine mahkum, sonsuza dek özgür kalmaya mahkum. ' sözlerini beynine kazımış insanın uzaklara, buram buram özgürlük koklayarak gitmesidir.
"evden kaçıcam ama henüz yolları bilmiyorum" derdim küçükken. o zamanlar kimliğini de bırakıp gitme fikrine haiz değildik elbette. sonra, çok sonra, önce kendimizden sonra kimliğinizden, sonra bu kimliğin sadece toplumla var olduğunu fark etmekle her şeyden ve herkesten nefret etme haliyle ziyadesiyle yüz göz olduk. sevmemek için suçlamak da gerekiyor mu, bu zorunluluk mu bilmiyorum ama şöyle düz mantık kurabilirim: mutlu olmayan insanın kendisini mutlu etmeyenleri terk etme hakkı vardır. ve mutlu değilseniz bu sizi bir kişi bile mutlu etmiyor demektir. sevmeme ve kaçıp gitme isteği bakın boşuna hasıl olmuyor.
cehennem kapısında da bu tezimle kendimi savunmayı planlıyorum. dünya nimetleri ile tatmin olmak uğruna, allah yolundan, rızasından uzak olanlar giriyorsa cehenneme, "valla ben tatmin olmadım bir şeyle" der kenara çekilirim. öylece duruyorum ve en kötü ihtimalle "öylece duran" bir cehennem olmalı benim mekanım. ve birçoklarının mekanı.
ardında bir hayat bırakarak kaçıp gitmektir. herşeyden, herkesten kaçma isteğidir.
bazen insan o kadar daralır, o kadar bunarlır ki ardına bakmadan çekip gitmek, kimseyi tanımadığı, kimse tarafından tanınmadığı bir dünyaya gitmek ister. omzunuza binen yükleri taşıyamaz olursunuz, bir dizi kötü, sizi derinden etkileyen olaylar yaşamışsınızdır. öyle yorgun, öyle bıkmışsınızdır ki çekip gitmek, yaşadığınız herşeyi yok etmek istersiniz.
çekip gitmek; kalıp savaşmak yerine, kaçıp kurtulmaktır.
bazen çok sevdiklerimiz çekip gidince onlara kızarız, ardından lanetler yağdırırız. hiç düşünmeyiz neden gitmiştir diye. kendimizi hiç onun yerine koymayız. birgün kendinimizin de çekip gitmek isteyeceğini asla düşünmeyiz...
Gitmek. Bir hançeri inceltip
Okyanusa daldırmak isteği
Ya da düşebilmek atlasların
Dışına ki ey kalbim
Yalnızsın bu yolculukta da... *
geride ne bıraktığınızı düşünmeden herhangi bir nedenden dolayı valizinizi alıp sizi kimsenin tanımadığı bilmediği uzak diyarlara gidip kendinizle baş başa kalmanızdır.
üzerine iyice düşünülmeden alınmış bir kararsa, benzer nitelikteki her karar gibi ah çektirecek eylemdir. siz fiziken terk etseniz de fikirleriniz sizi, siz fikirlerinizi kovalarsınız.
benden bahsetmişiniz. çok iyi becerdiğim bi iştir efendim.
çekip gitmek dediğiniz fiziksel değil de mental olarak gerçekleştiğinde daha bi güzel daha bi yerinde olur. önce kafada bitirmek lazım.