iyi bir şey değil ama, çok kötü kaka pis denecek bir durum da değil. ya atılgan insan olmak diye bir şey varsa, çekingen insan olmak diye bir durum da olacak haliyle. bu belirlemeler hep karşılıklı olduğu için zıttını verecek mecburen.
ama çekingenliği de abartmamak lazım. abartmadığınız sürece severler. niye sevmesinler. dediğim gibi, sevmeyen biri çıktığına göre, çekingenliğinizin üstüne giden birisi de sevecektir, seven illa ki çıkar yani. püf nokta abartmamakta sadece.
üniversite son sınıftayım, küçük bir sosyal (asosyal desem daha doğru) bir grubumuz var tahmin edileceği üzere hep erkek.
aralarda kantine ineriz genelde çay falan takılırız işte.
zaten 4. sınıf olduğumuz için pek fazla ders yok, haftada iki gün zaten onda da genelde kantinde oturuyoruz.
neyse inik yine kantine oturuyoruz ortalarda bir yerde.
karşımızda 3-4 kızdan müteşekkil bir grup oturuyor.
lan diyorum kendi kendime hadi kes şunlardan birini.
süper yakışıklıyım ya(!) en güzelini kestiriyoum gözüme, bakacak sanki amk.
ama o da ne, valla bakıyor lan.
bir-iki çimdik kendime, arkadaşlara soruyorum, hacı harbi bakıyor mu bu kız bana, valla bakıyor lan, oha, harbi oha nasıl olur lan böyle bir şey, olric sence de öyle mi, neyse olric sen bi karışma.
kız harbi bakıyormuş, yani herkesin bildiği manada kesişiyoruz.
ama kızı bir görseniz afet-i cihan, simsiyah upuzuun saçlar ah içinde kaybolsam, kömür gibi iri gözler eritse beni, sol yanağında gülünce beliren bir küçük gamze öyle güzel ki ölünce buraya gömün beni, hayatta bakmaz yani o kız bana, o yüzden bir kaç kez teyit ettiriyorum ya arkadaşlara.
anlaşıldı ki bakıyor bana, dünyalar benim yani.
ama gidip konuşacak yürek yok.
bir hafta, iki hafta, derken tam iki ay (tamam lan geri zekalı demeyin biliyorum zaten) öyle bakışıp duruyoruz, valla bakışıyoruz ya arkadaşlara sordum onlar da harbi bakıyor dedi yani.en sonunda topladım ama cesaretimi hadi bugün gidip konuşucam, çıktık dersten, merdivenlerde bekliyorum geçecek, arkasından koşucam baksana bi diycem, dönecek arkasını, saçları dalgalanacak, beni görünce gülümseyecek gamzesi belirecek o an ölsem diycem gömseler ya beni oraya, sonra simsiyah gözlerini dikecek gözlerime dilim tutulacak, bir-iki kekeliycem ama çözülecek sonunda dilim diycem ki ben diycem yani diycem şey diycem çok hoşlanıyorum senden... sonra, sonrası allah kerim belki bi kahve içelim falan diyebilirim.
ama... hah işte bu lanet ama var 2 yıldır pişmanlıkla kıvrandığım bu ama var orda.
merdivenlerde oturuyorken görüyorum onu yanında bir çocuk, sınıf arkadaşıdır hıı sınıf arkadaşıdır, el-ele, el-ele mi yok yanlış görmüşsündür, yok yok öyle.
el-ele lan el-ele nasıl olur bu?
oluyor işte, geçerken yanımdan nerdeydin şimdiye kadar atamayana atarlar diyen bi bakış.
ve hala süren bir pişmanlık.
işte bu da böyle bir anımdır.
yani ki, kötüdür çekingen bir insan olmak, çok kötüdür...
kişide reddedilme korkusu, sevilmeme sanrısı, kendini değersiz görme hissi varsa oluşan durum. genelde ailesi tarafından şımartılmayan çocuklar ileride çekingen olur. çekingen olmaya luzum yoktur hepimiz etten kemikten insanlarız neden çekiniyorsun kardeşim rahat ol.
hayatta imkan yaratmamayı geçtim gelen imkanları bile değerlendirememek durumdur. kötüdür, sonuçta imkan yaratmaktan mahrumsa bile insan en azından yaratılmış imkanı değerlendirmeli.
maalesef bazı insanlar yüzünden toplumdan dışlanmaya yol açacak bir özelliktir. eğer sesini çıkarmıyorsa daha da çok üstüne giderler. gerçekten böyle olup da dışlanmayan bir insan görmedim hayatım boyunca.