bir anda nasıl da değişir halet-i ruhiyesi , hareketleri..
rakı masasındaysa bardağı sek diker kafaya , bilet kuyruğundaysa eliyle beş beş yapar , sokakta el sallar , kamera ekibi ciddi bir programa aitse 'ne olcak bu memleketin hali?' temalı serzenişlerde bulunur..
ama herzaman çok tatlıdır..
bes on saniyelik çekim bittikten sonra sorar kameramana 'hangi kanal abi ?' diye..
kanalı öğrendikten sonra bir de yayın tarihini almışsa şanslıdır en azından belli bir zaman aralığında o kanala bakacaktır..almadıysa daha feci bir ızdırap..günlerce bekle 'hanım televizyona çıktık ' diye..
aslında en güzeli cekim yapan kamera gören türklerin olduğu bir ekranın başındaki 60 milyon kişiden biri olmaktır ki güvenli ve eğlencelidir..
aynen yaşanmıştır. o zamanlar kamera çok az yada herkeste yok.
sene:1995
yer:edirne
mekan:bar-mar
sınıf arkadaşımızın doğum gününü kutluyoruz. herkesin elinde içeceği * sohbet ediyoruz. birden kameranın ışığı bize çevrildi. herkes kameraya döndü. elindeki bardakları havaya kaldırdı 4- 5 saniye o halde kaldık. sanki fotoğraf çekiliyoruz. sonunda biri çıktı da oğlum lan bu kamera fotoğraf makinesi değil sesi ile kendimize geldik. *
yaklaşık on yıl önce..
çocukluğumun geçtiği yedikule'deyiz..
istasyon caddesinden sahile inen yolda süleyman turan adındaki ünlü bir şahsın çekim yaptığı haberi fırtına hızıyla yayılır..ilk kulağıma geldiğinde tanımadım süleyman turan'ı fakat yaklaşık 30 saniye sonra yanında , ona bakar bir vaziyette kendimi bulduğumda anımsadım..zerre kadar siklemediğim bir herifdi..hatta kemal sunal hariç sevdiğim bir aktör yoktu o zamanlar..
biz 4 5 arkadaş hepimizin altında bisiklet var..
demezler mi siz bisikletlerinizle çekim sırasında sahil yolundan gelip istasyon caddesine doğru gidin diye..
hemen kabul ettik tabi..
3 4 tekrarda çektik sahneyi..ulan nasıl da havaya girmişim çektik diyorum bak..neyse hani bahsediliyor ya ekşi sozluk'te yazar olan ünlüler diye falan işte bunlardan bir tanede uludağ sözlük'te var..
eski türk filmlerinden klişe bir sahneyi hatırlatan vatandaş.
fakir bir mahalleye zengin bir beyefendi son model arabasıyla acayip forslu bir giriş yapar, mahallenin top oynayan çocukları da geleneksel otomobil arkasından koşma yarışına girerler. işte o çocuklardan biri, bu insandır.