Mağara fotoğrafçılığı, mutlak karanlığın dünyasına fotoğraflarla tanıklık etmek olarak tanımlananıyor.
Mağaralar milyonlarca yılda doğadan süzdükleri renkleri ve oluşumları ile insanlara tarifsiz güzellikler sunuyor.
içeriye doğru adım attığınız ilk andan itibaren farklı renk ve biçimlerde sarkıtlar, dikitler, sütunlar, bazılarında gölet ve akarsularla bambaşka bir dünyanın kapısını aralıyor.
1984 yılında Steve McCurry tarafından fotoğrafı çekilen ve ertesi sene National Geographic'in Haziran sayısına kapak olan 'Afgan kızı' Şerbet Gula tüm dünyada tanındı.
Omayra Sanchez (1985): Frank Fournier tarafından çekildi.
Omayra Sanchez, 14 Kasım 1985'te patlak veren Nevado volkanında ölen 25 bin kişiden biriydi. 3 gün boyunca çamurun yani volkan atıklarının içinde kaldı. Ölümle beklerken gösterdiği cesaret ve attığı gülücükler hala akıllarda. 3. günün sonunda hipotermia yüzünden öldü.
Çekilen bu fotoğraf son 50 yılın en iyi fotoğrafları arasına seçildi. Kolombiya hükümetinin bu faciadaki ihmalkârlığını gözler önüne sererek büyük bir soruşturmaya neden oldu.
"1960 yılında bir gün Belçika’dan gelen La Coubre adlı silah dolu gemi Küba limanına girdi. işçiler gemiyi boşalttığı sırada art arda iki büyük patlama oldu. Olanlar katliam gibiydi. Çok sayıda insan parçalarına ayrıldı. Ertesi gün halk, kurbanların kalıntılarını gömmek için orada toplandı. Fidel, o cenaze töreninde bir konuşma yaptı.
Fotoğrafçı Korda, kalabalığın arasından makinesiyle kürsüye yaklaştı. Objektifle çevreyi tararken bir an karşısında Che’yi gördü ve deklanşöre basıp o kareyi çekti… "
"Çektiği kare tarihin popüler bir parçasına dönüştü ama Alberto Korda o fotoğraftan tek kuruş telif hakkı alamadı. Komünist Fidel’in Küba’sında telif hakkı aforoz edilmiş bir kavramdı. Resimler ve fikirler insanlar tarafından paylaşılmak içindi. Che, 1965 yılında Küba’dan ayrılıp ortadan kaybolduğunda herkes onu arıyordu. Yüksek tirajlı Paris Match dergisi, “Che nerede?” diye soran bir makale yayımladığında, Korda’nın çektiği portreyi tam sayfa bastı. Ancak fotoğrafın altında fotoğrafçının adı yazmıyordu. Yan sayfadaki küçük bir görselde ise bir kalabalığın aynı fotoğrafı poster olarak taşıdığı görülüyordu. O karenin Avrupa’da nasıl yayıldığı ise bir sırdı."
Kalbime saplanmış hançeri çektim
Kanım şiire döndü
Ömrüm üç kere yandıysa
Bir kere söndü
Ekmeği de sevdim aşkı da
Biri olmadan öbürü yarım kalıyor
Bölünmüş ekmeğe sor da anlatsın
Gülmek, bir çocuğun yüzünde
Nasıl güzel duruyor
Günlerimiz telaşlı
Saklımızda zehirli ok
Korka korka yürüyoruz aşkın üç adım yolunu
Sesimizi süsleyip çiçekli sözcüklerle
Küfrümüzü meyvede kurt gibi saklıyoruz
Kimi yüreklerde aşk kirleniyor
Kimi aşklarda yürek
Demişlerdi zamanında
Gözünün yaşına bakmazlar şair
Aşkın ekmek ile imtihanında
Her şiirim yolculuktu ayrı bir şehre
Kalbim üç kere gittiyse
Bir kere döndü
Sabrıma emanet ettim gülüşüme selamet
Benim çoktan sustuğumu
Dönüp bana anlatmayın
Barış Çelimli
-Kırlangıç Üşümesi- .. (c) Ara Güler..