altın jenerasyon ile euro 96'da 2.lik, 97 eylül'ünde dünya kupası hayallerine veda etme, 1997 aralık'ta konfederasyon kupası'nda 3.olma, euro 2000'e 10'da 10 ile gitme, 2002 dünya kupası'na gidememe, euro 2004'te yarı final oynama, 2006 dünya kupası'nda gruptan çıkamama vs...
sonraki yıllardaki jenerasyonları ile de önce euro 2012'de çeyrek final oynama, euro 2016'ya hollanda-izlanda-türkiye üçlüsünün önünde lider gitme, uluslar ligi'nde a kategori'sine yükselme, euro 2020'de çeyrek final oynama, bunun yanında 1 kere bile dünya kupası'na gidememe.
bu ne dengesizliktir be !
şampiyonalarda sürekli ellerine verdiğimiz takım.
ulan ne zaman bitti desek bunlar sayesinde slogan gibi oluyor.
"biz bitti demeden bitmez" sloganını revize etmemizi sağlayan takım.
"çekleri yenmeden bitmez"
kendilerine biraz kırgınım. gruptan çıkmaya dair umutları kalmamış olsa da son dakikalarda bir gol atmak için rakibi zorlamalıydılar. bir golün bile çok önemi vardı çünkü.
ispanyaya karşı gösterdikleri direnç ve bizim hırvat maçındaki oyunumuzdan sonra gözümü korkutmaya başladılar.
umarım düşündüğüm gibi takıma hazırlık kampında bir kondisyon yüklemesi yapılmıştır da geçen süreçte fizik kalitemiz artacaktır. öteki türlü iki takım da son maça final gözüyle bakıyorsa şanslar eşit olacak gibi.
edit: aha bak hırvatistana karşı maçı çeviriyorlardı 2 - 0 dan. kondisyonları çok iyi bir kere, bizim aksimize...
böyle boktan takımın her turnuvaya katılıyor olup bizim katılamıyor olmamız çok anlamsız. biraz da anlamlı.her elemelerde yumurta kapıya gelince icraat başlar bizde.
kalecisinden malzemecisine, teknik direktöründen taraftarına kadar saygı duyulması gereken takım. herhangi bir çirkefliğe kaçmadan adam gibi işlerini yapıyorlar. ayrıca 15 haziran 2008 turkiye cek cumhuriyeti macinda göğüslerine ay yıldızlı bayrağımızı takıp maça çıkmaları saygıyı hak etmeleri için bir başka neden. cesi, do toho!