bu haftadan sonra konu verilip onun üstüne çekilecek filmleri izleyeceğiz. haftaya imkansız aşk konusu verilecek en üç nesne yi bu filmin içine sokacaklar. film komedi tarzında olacaktır. nesneler keçi, peştemal ve aklıma gelmeyen üçüncü nesnedir. * ayrıca somali konusunda program da bir yer ayırması güzeldi.
bence gelen ekiplerde zeka parıltısı olan çok ekip yoktu. toplasan üç dört ekip iyi bir iş çıkaracak gibi duruyor. can sarcan ın ekibi zaten 4-5 film ile karşımıza çıktı. büyük bir ihtimal onun ekibi kazanacak gibi duruyor. dün izlediğim just pide videosu baya güldürdü. fakat bir kısa film değildi. bakalım jüri haftaya daha acımasız olacakmış. bekleyip göreceğiz.
yarışan filmler rezalet, hülya avşar dahil juriye bir lafım yok. hülya avşar herhalde hayatı boyunca oradaki herkeslerden daha fazla set ortamında bulunmuştur fakat sinemacı değildir. ne nedir ne değildir anlaması lazım o kadar da salak değil bence. keza selçuk yöntem de başarılı sayılabilecek bir oyuncudur. okan bayülgen bildiğim kadarıyla aslen oyuncudur ama şu dönemlerde ne bok yediği bilinmemektedir en azından ben bilmiyorum, bazen fotoğrafçı olarak karşımıza çıkıyor bazen klip yönetmeni falan filan herneyse. bir de şu var; çoğu türk insanı kısa film olgusunu, felsefesini bilmez ve onu maalesef böyle tanıyorlar. dünyada kısa filmciler var adamın işi yönetmenlik ama sadece kısa film çekiyor 15 tane kısa metrajı var ama uzun metraj çekmemiş, çünkü tarzı o. o da sinema bu da sinema. amaç birşeyler anlatmak, söyleyecek sözlerinin olması. burada ise işler pekte öyle yürümüyor. burada sanki kısa film uzun metrafa geçiş evresi olarak görülüyor ve uygulanıyor. bu program izleyenlere yarardan çok zarar sağlar, iyi yanı ise, film yapma düşüncesi olan insanları harekete geçirir. ulan adamlar napmış bir de televizyona gönderiyor diye düşünen baya bir insan vardır şu saatlerde diye düşünüyorum. biraz önce dediğim gibi filmin uzunu kısası olmaz, film filmdir. anlatacak bir şeylerin varsa söyleyecek sözlerin varsa bir film yapma işine girişebilirsin ama burda verilen konularla zorluyorlar, adam zorunlu olarak çekiyor bu da doğal olarak yapmacık duruyor. oradakiler kendilerini geliştiriyorlar pratik imkanı buluyorlar orası ayrı bir olay.
yani kısaca diyeceğim odur ki; tamamen ticari bir yarışma.
yarışmacılardan birini (bkz: loser) kelimesini kullandığı için "bu kelime türkçe değil. izleyenlerden kaç kişi ne dediğini anladı ki acaba?" diyerek eleştiren, ancak dakikalar öncesinde kendisi (bkz: storyboard) kelimesini üstüne basa basa cümle içinde kullanmış olan hülya avşar'ın jüri üyelerinden biri olduğu, saçma sapan yorumların yapıldığı yarışma.
buradan selçuk yöntem'e seslenmek istiyor insan: "hemen uzaklaş, kaç kurtar kendini oradan!" diye.
sonlara doğru hülya avşarın 3 veya 4 puandan başka puan vermemesi gariptir. bunun sebebinin uykusunun gelmesi olduğuna inanmak istiyorum ama ne yazık ki değil. hülya avşar çok ciddiyetsiz bir şekilde eleştiri yapıyor. hatta ve hatta bazen okan uzun konuşunca sıkıldığını bizlere bile gösteriyor.
ajdar ve türevlerini daha iyi anlamama sebep vermiş yarışmadır. hülya avşar'ın sinema otoritesi olduğu yerde ajdar hakikaten hiperstar, nihat doğan antonio banderas, maymun charlie king kong'dur. gerçi kadıncağıza da kızamıyorum. hadi onu allah öyle yaratmış da yapımcılar neyin peşindeydi acaba?
elemelerde bir sürü ekip seçip daha sonra o ekiplerin filmlerini finallere taşımayan program. en az 6-7 ekip kısa filmlerini göstermedi. onlara ne olduğu hakkında hiçbir bilgi yok. galiba içten bir eleme olmuş. yine can sarcan ve ekibi diskalifiye edildi.
muska,platonik2,eros kısa filmleri gerçekten güzeldi. diğerleri flash tv oyunculuğu ile çekilen saçma filmlere benziyordu.
hülya avşar'a her söz geldiğinde "bakalım şimdi ne saçmalayacak" hissi uyandırıyor. kendini yorum yapmak zorunda hissettiği, laf sırası gelene kadar kafasında o filme ait hiç bir fikir oluşmadığı ve "ne diyeceğim şimdi ben" paniği yaşamasına rağmen saçmalama lüksünü sonuna kadar kullandığı mimiklerinden ekranlara yansıyanlar. ama ne yalan söyleyeyim, o konuşacağı zaman "aman yanlış birşey söyleyecek şimdi, kim toparlayacak" diye ben stres oluyorum. hasta mıyım neyim?
hülya avşar'ın saçmalamaktan başka bişey yapmadığı yarışmadır. ayrıca okan bayulgen gibi dev bir ismin böyle kalitesiz yarışma da olması beni cidden üzdü.
bazı bazı insanların kafasını ısırmak, dişlemek geçer içimden. o insan modelleri şu an atv kanalı'nda yayındalar. peki, neden dişlemek ister ki bu gönül o zeka yoksunlarını?
iki kelimeyi bir araya getiremedikleri için çok genel bi izahatı olacak ama alt başlık olarak şöyle sıralayabilirim;
1. okan aradaki diğer iki jurinin anlama eşiğine gönderme yapıyor da, ne bok yemeye o koltukta oturuyor? hayır yani, beğenmediği projede bulunmasın.
2. neden o büşra denen kız oraya getiriliyor? onun tiyatro yetisini ele alan bi görevli yok mu? varsa da öpüyorum onu, algısından.
o hülya avşar neden orada? üst baş eleştirisi mi dönecek o kadrajda? yahut dedikodu mu?
3. bi insan seneler önce güzellik ödülüne layık görüldü yahut bi çok filmde başrol aldı diye iyi bi eleştirmen olabilir mi?
4. okan bile kezlerce kez yanılsamalarla incelerken, yaklaşımlarında parçalanmış isbetlerde bulunurken o halde ne bu programın sahih olan namesi?
5. ulan piyasada adam gibi bi program yok, nah işte biz yaptık diyen o yapımcıya diyorum ki, madem yapıyosun bu yapıma bu juri neyin kafası lan?
6. içinde bulundukları sektör sadece basitlikler peşinde koşmaksa düşüp başlarını yesin bu minvalli tipler lakin, hiç mi sinema izlemez? kültür yumağı olmak istemez bu bünyeler?
çok büyük konuşmak istemem ama şu sol frameden adam çevirseler, daha eleştirel daha dramaturg incelemelere gark olacak yorumlar yapar..
ne ki bu programdaki izledikten sonra yorum kalitesi? nasıl bi peydah oluş?
gülüyorum tabii; ama kısa filmlere değil, bizatihi yorumların sahiplerine.. bilahare gidip ''biz sanatçıyız'' dedikleri içinse katılıyorum; ama gülmekten...
hülya avşar'ın, okan bayülgen'in yanında ezildiği program. her kısa filmden sonra bakalım ne tespit de bulunacak diye beklemekteyim. sonucunda hep hüsranla karşılaşıyorum. beni içine çekmiyor, ben gülemedim, konu gayet güzel(ama konu hakkında 2 cümle söyleyemeyecek durumda) gibi klişe yorumlardan öteye gidemiyor. ayrıca, her fırsatını bulduğun da okan bayülgen'i ezmeye çalışıp ona karşı zıt fikir oluşturmasına, ben de iyi tespitlerde bulunuyorum, okan'ın zekasının altında kalmamalıyım çabalarına da gülüp geçmekteyim.
''Bilindiği üzere programdan ilk olarak jüri üyesi Hıncal Uluç ayrılmıştı. Uluç'un yerine her hafta farklı bir konuk jüri üyesi oluyordu.
Jüri üyeleri Okan Bayülgen ve Hülya Avşar da birbirine bir türlü ısınamamıştı. Zaman zaman sert polemiklere girdikleri gözleniyordu.
Son olarak, Okan Bayülgen geçtiğimiz hafta yarışmacılarla tartışınca olanlar oldu. Yarışmacılar Bayülgen'i protesto etmek amacıyla film çalışmalarını yarışmadan çekme kararı aldılar. işler iyice karışınca kanal yönetimi program ekibinden erken final yapmasını istedi.
Çek Bakalım programı bu hafta final yapacak ve yarışma ekranlara veda edecek.''
okan bayülgen'in gelene geçene övgüler yağdırdığı yarışma. kesin bi terslik var. ya da okan'ın ölümü yaklaştı. filmlerden öyle mesajlar çıkarıyor ki yarışmacılar bile ben bunu mu demnek istemişim yav diye bakıyor.
hülyanın juri olmasını anlayamadığım program bir insan bu kadar moronca yaklaşamazdı sanırım olaya doğru düzgün bir şeyler söylemeye kendisini zorladığı o kadar belli ki. *
programın eksikleri elbette vardı fakat televizyon içinde saçma sapan daha doğrusu salakça birçok programların arasında en iyilerden biri denilebilirdi. reyting uğruna pes edilip apar topar final verilmiş bir program olmuştur. bu kadar eleştirilmesi şaşılası bir konu, yok okan herkesi destekliyor, herkesi alkışlıyor, kimseyi kötülemiyor aslında bu cümlelerin ardından şu cümle gerekir, bu kadar kötü filme alkışlıyor diyebilecek kadar bilgili olunuyorsa o kişinin sözlükte okan bayülgen'e ve filme yardırmak yerine orada film çekiyor olması gerekmektedir. amaç en baştan beri desteklemek ve daha iyisi için teşvik etmekse bu ağır eleştiriler ne diyedir akla bu soruyu getiriyor. benim üzüldüğüm nokta atv nin programının özellikle kendi yaptığı programın arkasında duramaması olmuştur. bu durumdan da şu gözlenmektedir. televizyon içinde bırakın sanatı, sanatın en azından sanat olabilmesinin televizyonda sunulmasının imkanı olmadığını, sadece harcanıp yok olacağını göstermektedir...
türkiye' de kitle programı yapabilmek için kalitesizleşmenin şart olduğunu gösteren programdır.
daha fazla izlenebilmek için hülya avşar' a ihtiyacı olan programdır.
okan bayülgen' nin de hülyaya ihtiyacı var.
o coolum, entellektüelim, kimseyi sallamam havalarından sonra hülya ile yanyana program yapmak acep nasıl bir duygu okan???