yanlış anlaşılmasın.
depremin ikinci gününde 9-10 tır yola çıkarmışlar.
hayır bak koca bir semt. artık çoğunluk birbirini tanımıyor. nasıl organize oldunuz nasıl duyurdunuz ne ara toplandınız da yola çıkardınız. bravo.
ben bu işi havasına suyuna, atmosferine bağlıyorum. dedim ya artık çoğu kişi birbirini tanımıyor. hatta çoğunluğu artık mülteciler.
şişli, taksim gibi merkezi yerlerin dışında ilk kuru temizlemecilerin açıldığı bir yarı varoşta, kuru temizlemecide çalışan iki kız olmaktır.
o zamanlar kadınların çalışması pek alışılmış bişey değil. hele ki çağlayanda.
bi kuru temizlemeci açılmıştı. aslında ilk değildi taa 67 lerden beri çağlayanda kuru temizlemeci vardı.
kuru temizlemeci neden önemli? şundan önemli.
bu hizmeti belli bir gelir seviyesinin üzerindeki insanlar kullanır. gelir seviyesi düşük insan bir de oraya para vermez. kendi ya da eşi halleder, temizleme işini.
çağlayanda hem de o zaman böyle bir yerin mevcut olması tabi ki ilginç. gelir seviyesi yüksek bi yer değildi çünkü; ama demek ki insanlarda bir heves, bir ilerleme arzusu vardı ki bu hizmeti kullanıyorlardı.
neyse, bu sosyal analizden sonra gelelim kur temizlemecide çalışan o iki kıza.
biz veletiz o zaman tabi. bunlar 20 yaşlarında iki kız.
biri surekli etek giyen zayıfca biri, diğeri o zamanın ispanyol paça pantolanlarını giyen balıketli bi kız.
ben bunları pederin dükkanını beklerken dışarı çıktığım anlarda sık sık görüyorum.
dükkanın kapısına çıkıp kıkırdayıp gülüşüyorlar falan. laz patronları gelip bunlara kızıyor, içeri sokuyor falan.
bir de yeni yetme bi müteahhit var. altında devetüyü bi reno 12 var. yan tarafımızda 5 katlı bi inşaat yapıyor. havalar 1500.
inşaata geldikçe kızları kesiyor falan.
sonra arkadaşlarıyla sesli sesli muhabbet ederken duyuyorum. o kızlardan pantolonlu olanı, kendi tabiriyle götürmüş. günahı boynuna artık.
artık olay yayıldıysa demek ki o kızlar bi süre sonra gözükmemeye başladı. belli ki işi bıraktılar.
bunlar gerçek insan hikayeleri. dizilerdeki sahtelik yok bunlarda ama dizi gibi izlerdim, hakkat.
ya adamlar facebook ta bi sayfa açmışlar.
sokak sokak, hatıra hatıra mahallelerine değer veriyorlar.
biri sokağın resmini koymuş, sokak ya bildiğin sokak. beton bina ve yoldan başka bi şey yok ama sevmek başka bi şey. adamlar semtlerini seviyor.
helal olsun.
sabah babanın önceden tehdit etmesi ve zorlamasıyla gidip dükkan açmaktır.
malları dışarı dizmek sonrada dükkanı süpürüp, malların tozunu almaktır.
bunlar bitincede kahvaltı etmeden evden çıkıldığında kahveci, antepli musatafa abiye koşarak gidip bi çay deyip koşa koşa dükkana dönmektir. dükkanı yalnız bırakmaktan ödü kopmaktır.
çayın bazen gelip bazen gelmemesi, midenin acaip kazınması ve bi koşu bakkaldan çokoprens almaktır.
sonra, beylerbeyi babanın ananın koynundan çıkıp dükkana teşrif etmesiyle sevinçe boğulmaktır.
koşa koşa eve çıkıp anneyle arkası yarın dinleyip yağ, ekmek ve 100 kere demlenmiş çayla kahvaltı yapmaktır.
sonra babaya gözükmemek için arka sokaktani boş arsaya gidip top oynamaktır.
kan ter içinde gelip çantayı kapıp okul yolunu tutmaktır.
ders yapmak mı? o ne lan. okulda öğren dersi. ödev neyim varsa okul dönüşü, baba seni tekrar dükkanı beklemekle görevlendirdiğinde bankonun üstünde yaparsın dersini.
şişli den de kağıthane den de izler taşımaktır. bazen serseri gibi hissedersin canın kavga ister bazen efendileşirsin.
ben bu başlığı eskiden de açtğımı hatırlıyorum. siliklerde de yok. neler oluyor sözlük. o zaman yazdıklarım daha içtendi.
açıklama: bu ve bundan sonra yazdıklarım, pek çok kişinin hatıralarının sözlük diline ve şahsıma uyarlanmış biçimde anlatılmasından ibarettir çünkü daha kolay ifade edebiliyorum. yoksa, kimdi neydi. diye bi sürü açıklama gerekiyor.
ama yazdıklarım gerçek kere gerçektir.
yani yazılanlarda yaş mantığı aramayın. dayımın hatıraları da var. babamın anlattıkları da.
aslında şahane ve gerçekci bi senaryo çıkar ama maalesef bunu gerçekleştirecek ortamlarla bağlantılarım yok.
Caglayanda arkadasimin ogrenci evinde kalmistim asiri bi numarasi yoktu ama hosuma gitmisti gerci halk birazcik garipti ama gormezden gelinebilir konumdan dolayi.
bir arabesk, özellikle de ferdi hastalığına sahip olmaktır.
ister klasik müzik bestecisi ol, ister ceo ol ya da balet, balerin ol.
küçüklüğünde beynine işlemiş bu kayıtları zaman zaman özlemen kaçınılmazdır.
karanlık gecelerimin yıldızı sensin.
hep yalan yeminler hep yalan sözler
bir gün gerçek olup gelemez misin.